Bir gün ihtiyarlar gençleri yanlarına çağırdılar. Beyaz bir söğüt dalını, bir kurbağayı ve beyaz balıkları gördükleri yere kenti kurmalarını söylediler. Tanrı Uitzilopochtli'nin emri böyle dediler. Ancak, o gece tanrılar başrahibi yanlarına çağırdılar. Gidip çevreye bakmasını, bir kaktüsün dalları üzerinde kartal göreceğini söylediler. Kenti orada kuracaklardı. İşte efsaneler Aztekler'in başkenti Tenochtitlan'ın kuruluşunu böyle anlatıyor. Gerçekten de kentin adı kaktüs anlamına gelen "tenoehtli" kelimesinden türetilmiş.
Tenochtitlan dört ana mahalleye ayrılmıştı. Kentin kuruluşundan az sonra, sakinlerinin bir kısmı yakın bir adacık üzerinde, yeni yerleşim alanı Tlatelolco'yu kurdular. Tenochtitlan politik ve dini merkez kimliğini korurken, Tlatelolco ticari merkez haline dönüştü. Tanrılar, dallarına kartal konmuş kaktüsün bulunduğu yeri işaretlemişlerdi; ama, bu topraklar bir kent kurmak için hiç de elverişli değildi. Bir kere bataklığın tam ortasına düşmüşlerdi. Ancak, ilk Aztekler zorluklar karşısında yılmadılar. Komşu kabilelerden tahta ve taşlar satın alarak, bataklığın içindeki küçük adacıkların temelini güçlendirdiler.
Önce kaktüs dalında kartalı gördükleri yere tanrı Uitzilopochtli için bir tapınak inşa ettiler. Daha sonra bu tapmağın çevresinde kenti kurmaya giriştiler. Bunun için, ilk iş olarak yüzlerce küçük adacığı köprülerle birbirine bağladılar. İspanyollar tarafından işgal edildiğinde, kent, eski kentin etrafında olağanüstü gelişmişti. İspanyollar'ın "Büyük Tenochtitlan" diye adlandırdıkları yerleşim alanı, hem Tenochtitlan hem de komşusu Tlatelolco kentini kapsıyordu. Kent dikdörtgen biçiminde bir alana sahipti ve binlerce hektarlık bir alana yayılmıştı. İspanyol işgalcilere göre, kentte yaklaşık 80.000 ile 100.000 arasında bina bulunuyordu. Her evde yaklaşık 7 kişinin yaşadığını varsayan İspanyollar, Tenochtitlan'ın nüfusunu 560.000 ile 700.000 arasında tahmin etmişlerdi.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız