Siyaset bilimi üzerine yazdığı “Prens” adlı eserinde, Niccolo Machiavelli, Osmanlılardan bahseder ve Fransa ile kıyaslar. Machiavelli, fethedilen yerlerde tutunabilmek için fatihlerin o bölgelerde oturması gerektiğini söyler ve Türklerin İstanbul’daki durumlarını bu fikrine örnek olarak gösterir; Osmanlı İmparatorluğu’nu ele geçirmenin çok güç olduğunu, ancak işgal ettikten sonra mevcut durumun korunabileceğini söyler.
Machiavelli’ye göre Türk devletini ele geçirmenin zorluğu, işgalcileri içeriden çağıracak beylerin bulunmaması ve halk ayaklanması gibi durumun söz konusu olmamasıdır. Osmanlı İmparatorluğu birlik içinde olduğundan saldırganların başarıya ulaşmak için kendi güçlerinden başka dayanakları olmayacaktır. Ancak Türkler bir kez yenilip, orduları tamamen yok edilirse hükümdar ailesinin dışında, kimseden korkmaya gerek yoktur. Hükümdar mensupları öldürüldükten sonra, halk nezdinde saygı uyandırıp liderlik yapacak beyler olmadığından, idari düzen kolaylıkla kurulabilir.
Osmanlı İmparatorluğu’nu 1630’lara kadar ziyaret etmiş olan Avrupalı seyyahların eserlerinin çoğunda, bilinçaltındaki korku ve önyargı sebebiyle basmakalıp düşüncelerin tekrarlandığı görülür. Türkiye’ye gelip de bir kitap yazmış olanlarla, hiç gelmeden Osmanlılar hakkında bir eser kaleme almış olanlar kıyaslandığında, çoğu zaman aralarında hiçbir fark görülmez.
Kitaplar bir gözlem eseri olarak değil, Avrupalılar arasında yaratılmış olan efsanevi Türk tipinden hareketle yazılmışlardır. Ayrıca seyyahların çoğu Türklerle fazla temas etmediğinden, karşılarındaki insanları tanıyıp anlama noktasında da eksik kalmışlardır. Söz konusu seyahatnamelerde, Türkler genellikle, “korkak, okuma yazma bilmeyen cahil, zalim, miskin, alçak, tamahkâr, aşırı gururlu, kaba ve Hıristiyanları hiçe sayan insanlar” olarak tasvir edilir.
Yorumlar
aa bilmiyordum
Pek iyi tasvir edilmemişiz
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız