Bu asli üyelerin arasına bazı görevliler de şartlı olarak dâhil olabilmekteydi. Bunlardan yeniçeri ağaları, vezir rütbesinde iseler, Divan'a katılabilirlerdi. Üzerinde vezirlik payesi de bulunan kaptanıderyalar da İstanbul'da bulundukları zaman Divan toplantısına iştirak ederlerdi. Beylerbeyilerden herhangi birisi İstanbul'da iken, aynı şekilde Divan'a katılma hakkına sahipti. Ancak 18. Yüzyıl'dan itibaren, beylerbeyi makamında bulunanlar Divan toplantılarına katılmadılar.
Divan-ı Hümayun'un asli üyesi olmadığı halde toplantılara katılanlar ise, maiyetinde Divan bürokrasini yürüten bir kâtipler zümresi bulunduğu halde reisülküttap, büyük ve küçük tezkireciler, çavuşbaşı, kapıcılar kethüdası, teşrifatçı, asesbaşı, subaşı gibi görevlilerdi. Divan-ı Hümayun hizmetkârları diye anılan bu gruptakiler, sadece hizmetlerini yaparlar ve asli üyelerin aksine, toplantı müddetince ayakta beklerlerdi.
Orhan Bey zamanından Fatih zamanına kadar Divan-ı Hümayun, genellikle haftanın hemen her günü sabah namazından sonra toplanıp, öğlene kadar çalışmaktaydı. Fatih'in Divan başkanlığından çekilip, arza girme uygulamasını başlatmasından sonra, Divan'ın asli üyelerinin, haftanın dört günü huzura çıkarak kendi memuriyet sahaları hakkında padişaha bilgi vermeleri âdeti benimsendi.
- Yüzyıl sonlarına doğru Divan toplantıları haftanın yalnızca dört günü; cumartesi, pazar, pazartesi ve salı günleri yapılmaya başlandı. III. Murad devrinde salı ve pazar günleri arz yapılması usulü kabul edilerek, her Divan günü arza girilmesi âdetinden vazgeçildi. III. Mehmed devrinde ise, toplantı günleri salı ve pazar olmak üzere haftada iki güne indirildi ve salı da, arza girme günü oldu.
Yorumlar
Demokrasinin bizim için ilk yılları
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız