Türkler Avrupa’da bale, tiyatro, opera eserlerine, halk şarkılarına, şiirlere, hikâyelere de konu olmuşlardır. Bu çeşitliliğin nedeni, Osmanlı tehlikesine karşı halkın, ilgisini canlı tutmak ve Hıristiyanlık karşıtı tehdidi bertaraf edebilmek için siyasi bir kalkan yaratmaktı. Yazarlar eserlerinde, Türk korkusunu yenmeyi de amaçlamışlardı. Machiavelli, İtalyan Tiyatrosu’nun Adamotu (Mandragola) isimli komedyasında, Osmanlı İmparatorluğu’nun gerçekçi ve akılcı metotlarla yenilmesi gereken bir düşman olduğunu belirtmişti. Türklerle ilgili opera ve tiyatrolarda genellikle üç ana konu işlenmişti. Bu konular ”Yıldırım Bayezit-Timur Mücadelesi”,”Kanuni Sultan Süleyman ve oğulları” ve “Türk korsanları tarafından kaçırılıp köle olarak satılan Hıristiyanlar” dı.
Avrupalılar, Osmanlılara “Türk”, Osmanlı imparatorluğu’na “Türk İmparatorluğu”, Osmanlı ülkesine “Türkiye”,Osmanlı hükümdarına da “Gran Turco” yani “Büyük Türk “dediler. Avrupalı Hıristiyanların kafasında,”Türk-Müslüman-Doğu”, aynı anlamı ifade ederdi. Türk ismi, Avrupalılar için şeytan, dinsiz ve barbar demekti. Avrupalılar bu düşüncelerini kitaptan resme, her ürüne yansıttılar. Türk askerlerinin şeytana benzetildiği veya Şeyhülislam’ı şeytanın kafasını okşarken gösteren resimlere rastlanır. Türkler Avrupa’da “Korkunç Türk”,”Müthiş Türk” gibi sıfatlar da nitelendirildiler. 16.Yüzyılda, Türk ilerleyişinin bir türlü durdurulamaması ve yenilgilerin artması, Avrupa’da “Türklerin yenilmez olduğu” anlayışını doğurdu.
Din adamları Türklerin, işlenilen günahlar yüzünden Tanrı tarafından gönderilmiş bir ceza olduğunu söylüyorlardı. Bu yüzden Avrupa’da “Türklere karşı savaşmak Tanrı’yla savaşmaktır” diyenler çıkmıştı. Avrupalı aydınlar, eserlerinde Türk korkusunu azaltmak için uğraştılar. Örneğin Erasmus, “Osmanlı İmparatorluğunun büyüklüğü insanları korkutmamalıdır. Roma ve Büyük İskender’in İmparatorluklarının da yenilmez olduğu sanılırdı. Hâlbuki bugün yoklar. Yıkılıp gittiler “demektedir. Osmanlılar, yaydıkları korkunun yanı sıra, bazı Hıristiyanlar için “ümit” anlamını da taşıyorlardı. Vergi yükünden ezilen veya dini anlayışını tam olarak yaşayamayan bazı Hıristiyanlar, krallık ve prenslik idaresi altında olmaktansa Türk idaresinde yaşamayı tercih ediyorlardı.
Yorumlar
Aslında ne kadarda etkiliymiş
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız