Şecaatname'ye 1577 yılındaki Kuyruklu yıldız geçişine yaptığı yoruma bakılırsa:
"Zuhuru Kavis hanesinde olduğu için okunun tesiri çabucak din düşmanlarının üstüne düşmüş... parlaklık ile kuyruğu Şark tarafında olduğundan uğursuzluğunu akrep gibi düşmanın üzerine yollamış" olan bu kuyrukluyıldızın koruyucu kanatlan altında, İran yollarına düşmenin zamanı gelmişti!
Bütün bunların ne anlama geldiğini anlamak için, söz konusu tarihlerde gücünün doruklarında bulunan Sokollu Mehmed Paşa'nın planlarına bakmak gerekir. İran Şahı II. İsmail'in ölümünden yararlanmak isteyen Sokollu'nun bir süredir padişahı Azerbeycan, Gürcistan ve İran üzerine sefere çıkmak için iknaya çalıştığı; ancak padişahın bu konuda tereddütleri olduğu bilinmektedir.
Kuyrukluyıldızla ilgili yorumlarda, Sokollu'nun ne kadar dahli vardır bilinmez; ama Takiyüddin'in bu açıklamalarının padişahı cesaretlendirdiği ve bir süre sonra Divan'dan İran Seferi için irade çıktığı bilinir. "Reyhanetü'r-Ruh" ve "Sidretü'l-Münteha" adlı eserlere bakılırsa Takiyüddin, Mısır'a yerleşmiş bir Türk ailesinin oğlu olarak ya Kahire'de ya da Şam'da doğmuş, yine bu kentlerde döneminin tanınmış hocalarından fıkıh, hadis ve tefsir dersleri aldıktan sonra ders vermek üzere yine Mısır'a gitmiştir. İki kez İstanbul'a geldiği fakat yeniden Mısır'a döndüğü bilinir.
İstanbul'a ilk gelişinde (muhtemelen 1553) Takiyüddin'in, kendisinden yaklaşık 100 yıl önce İstanbul'a gelen bir başka müneccimin, Semerkandlı Ali Kuşçu'nun torunu Kutbeddinzade Muhammed Efendi gibi bilge kişilerle dostluk kurduğu ve bilgisini arttırdığı rivayet edilir. Takiyüddin İstanbul'a ikinci gelişinde Edirnekapı Medresesi'ne müderris olarak atandığında, tekrar Mısır'a döner. Anlaşılan, gözü daha yükseklerdedir ve değerini bir türlü anlayamayan Saray'a biraz kırgındır.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız