Osmanlı fetihleri, iskân siyasetiyle birlikte yürütülmüştü. Süleyman Paşa zamanında Rumeli'de tutunabilmek için başlatılan bilinçli iskân siyaseti, ondan sonra da devam etmiştir. Orhan Gazi'nin Bolayır'daki zaviyesine vakfedilen köylerin birçokları Türkçe adlar taşı maktadır. Malkara'daki köyler arasında; Bulgurlu, Esendük, Şeyh Halil, Yeğen, Pazarlu Bey, Kara Ahi, Ulamış gibi isimler göze çarpar.
Ahilerin ve dervişlerin zaviyeleri ve bunların reislerinin çiftlikleri yeni Müslüman köylerin çekirdeğini teşkil etti. Bu ilk yerleşme dönemini, tedrici bir yerleşme takip ediyordu. Osmanlı, Rumeli'de iskânı için, sürgün metodunu da geniş ölçüde kullanmış, bu metoda Konar-göçer aşiretlerin bilhassa Rumeli'deki köprü ve geçitlere yerleştirilmesi yoluna gidilmiştir. Fethedilen ülkeleri iskân ve imar için, idari ve mali birer müstakil müessese mahiyetinde olan vakıfları tesis de devletin kullandığı bir metottur. Bu yolla ıssız yerler canlandırılmıştır. Konar-göçerlerin derbentçi tayin edilerek derbentlerde iskân edilmesi, kendilerine ev inşa edebilmeleri için toprak verilmesi de bir iskân türüydü.
Rumeli'de iskân hakkındaki ilk kayıt, 1351'de Karesi topraklarından Gelibolu yöresine ve daha sonra Hayrabolu'ya gelip yerleşen konar-göçerlere aittir. Daha sonra 1385'te Saruhan'dan bazı aşiretler Serez taraflarına geçirilmiştir. Tatarlar ise ilk kez 1398'de Rumeli'ye geçirilmiş tir. I.Bayezid devrinde aşiretlerin daha büyük ölçüde Rumeli'ye geçirildiği görülmektedir.
Süleyman Paşa'nın Rumeli' deki fetihleriyle deniz aşırı yeni bir Osmanlı sancağı, Osmanlı Rumeli'si doğmuş oluyordu. Rumeli Beylerbeyliği'nin nüvesi olarak 'Paşa Sancağı', Süleyman Paşa tarafından kuruldu. 'Paşa Sancağı' tabiri de o dönemden sonra yönetimde yerleşti.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız