Osmanlı İmparatorluğu, hâkimiyeti altına aldığı toplulukların iktisadi faaliyetlerinin devamından yana bir siyaset izlediğinden, Türkmenlerin de hayat tarzlarına müdahale etmemişti.
Osmanlı yönetimi, aşiretleri imparatorluk ekonomisinin parçalarından birisi olarak görmüş ve Türkmenleri aşiretlerine göre sayımlarını yaparak bunlara “sancak” veya “kaza” statüsü vermişti. Özellikle aşiretlerin yetiştirdiği hayvanlara ve ürettikleri mallara imparatorlukta ihtiyaç duyulduğu için, Türkmenlerin aşiret hayatına devam etmeleri, devlet yönetiminin işine geliyordu.
Divan-ı Hümayun, aşiretlerin adli veya hukuki meselelerinin yerinde çözülmesine yönelik kanun ve emirler çıkarmıştı. Tufan Gündüz'e göre böylece belli bir idari yapılanmaya sahip, yaylak-kışlak mahalleri önceden tayin edilmiş ve topluca yaptıkları göç hareketleri takip edilebilen kalabalık Türkmen teşekkülleri ortaya çıkmıştı.
Osmanlı yönetimi, rahat vergi toplamak ve aşiretlerin yaylak-kışlak güzergâhı arasındaki yerleşik halkın rahatsız edilmemesini sağlamak için konar-göçerleri bir arada tutmaya gayret gösterirdi.
Yorumlar
Akıllıca
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız