Cumhuriyet'le birlikte plajlara dönüşecek olan deniz hamamları 1870'lerin İstanbul'unda, genç kadın ve erkeklerin yaz aylarında tatmin ettikleri 'asri bir zevk' idi. Deniz hamamları bir süre sonra Anadolu sahillerinde de göründü.
Yaz gelince, deniz hamamları açılırdı. Onlara giderdik. Şimdi plajlara gidiyoruz. Eskiden şehri dilârâyı İstanbul, kamilen denizle çevrili olduğu halde, pek az deniz hamamına sahipti. Bugün de plajların sayısı fazla değildir." Fikret Adil, 9 Ağustos 1941'de Tan gazetesine yazdığı 'Deniz Hamamlarından Plaja' başlıklı yazısına böyle başlamış... "Evet, şimdi de "şehri dilârâyı İstanbul, kamilen denizle çevrili" ve "bugün de plajların sayısı fazla değil"... Ve hatta. Kumburgaz'ı saymazsak, yok bile denebilir.
Biz şimdi geçmiş zamanda bir yolculuk yapalım ve söze, deniz hamamları öncesindeki İstanbul'un yazlarını anlatarak başlayalım dilerseniz. "Eski İstanbul'da Deniz Hamamları" yazısında Reşat Ekrem Koçu, o dönemi şöyle anlatmakta: "19. asrın ortalarına kadar İstanbul'da erkekler ve kadınlar ve erkek çocuklar denize, etrafında ve civarında Müslüman evleri bulunmayan yerlerden, açıkta soyunup, tıpkı sıcak çarşı hamamlarında olduğu gibi bir peştamal sarınarak, yahut iç donlarıyla girmişlerdir."
Yorumlar
Sahile de yakışır
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız