VII. Yüzyıl deprem açısından İstanbul için huzurlu bir devre olur. 611 yılında meydana gelen deprem den sonra başkent 740 yılına kadar 129 sene, depremden uzak huzurlu bir dönem yaşar. Ancak 740 depremi hem çok şiddetli olur hem de artçı sarsıntıları bir yıldan uzun sürer. Fakat aynı yüzyılda, 742, 780, 790, 796 senelerinde meydana gelen birçok deprem hafif zararlarla atlatılır.
Tarihçi A. Marcellinus tarafından tasvir edilen 358 yılının 24 Ağustos'undaki deprem, 1999'un 17 Ağustos'unda aynı bölgede yaşadığımız büyük felaketle benzerlikler taşıdığından, Marcellinus'un verdiği bilgileri aktarmakta fayda var:
"24 Ağustos gününün şafak vaktinde pırıl pırıl açık olan gökyüzü birdenbire kapkara bulutlarla kaplandı ve güneşin ışığı kayboldu. Her yeri öylesine bir sis tabakası kapladı ki, göz gözü görmez oldu; sanki Tanrı gökyüzünün dört köşesinden rüzgârlarını buraya çağırmış, yıldırımlarını insanların üzerine fırlatıyordu." Daha sonra, "yeryüzünün aniden müthiş bir şekilde"...
sallanmaya başladığını yazar Marcellinus; dağların inlediğini, kentin kıyıları boyunca, toprağın parçalandığını dile getirip, tarihine notunu düşmüştür.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız