Deyru’z-zafaran Manastırı, pagan ritüellerinden başlayarak günümüze kadar farklı inançlara ev sahipliği yapmış bir yapı kompleksidir. Günümüzde Süryani halkı için önemli bir dini merkezdir. Süryaniler için bu derece önemli bir merkezin anlatımına geçmeden önce cemaatin kökeni ile ilgili kısaca bir bilgi vermemiz gerekir.
Süryani tabiri araştırmacılar arasında net bir çıkarım yapılabilecek bir sonuca varamamıştır. Bazı araştırmacılara göre; Kral Suros’un isminden, Sur şehrinden ya da Asurlular’ın ülkesi anlamına gelen Yunanca Surya kelimesinden türetilmiştir. Oysaki Süryaniler kendilerinin ilk Hristiyanlar olduklarını ve diğer Ortodoks kiliselerden farklı olarak 'Süryani Kadim' olarak tanımlamaktadır.
Süryani Kadim tabiri ise İsa’nın tabiatı üzerinde yüzlerce yıldır süren tartışmaların sonrası kabul edilmiştir. İsa’nın tek tabiatı olduğu (Monofizit) görüşünü savunanlar ile hem insan hem de tanrı tabiatı (diofizit) olduğunu savunanlar arasındaki çatışma…Süryani kelimesine batılı ekolün kullandığı monofizit görüşü benimseyen inananlar için kullanılmaya başladı. 1782 yılında Roma Katolik kilisesine bağlanan Süryanilerden kendilerini ayırmak isteyen inananlar ‘Süryani Kadim’ ismini kullanmaya başlamıştır.
Süryanilerde Kutsal yerlerin ziyaret edilmesi geleneklerinde bulunmasına rağmen zorunlu değildir. Kudüs’e yapılan ziyaretler "Sourutho Kadişto" olarak adlandırılansa da manevi değeri olduğuna inanılan manastırları da ziyaret edebilmektedirler. Bu bağlamda Mardin ve Midyat’taki manastırlar Süryaniler için son derece önemlidir.
Bahsettiğimiz ibadetlerin yerine getirildiği ve gezimiz sırasında ziyarette bulunduğumuz Deyru’z-zafaran Manastırı da Süryaniler için son derece öneme sahiptir. Farklı dönemlerde inşa edilmiş yapıları çevreleyen manastır kompleksi içindeki en eski yapıdır.
Perslerle sürekli bir çatışma içinde olan Roma İmparatorluğu dönemi mabedin etrafı koruma duvarları ile çevrelenir. 363 yılında Roma yenilgiye uğradığı topraklardan çekilir ve Süryaniler bu tarihten itibaren binaya yerleşmeye başlar. Eklemelerle günümüzdeki şeklini almış olan manastır;
Mor Hananyo Kilisesi, Meryem Ana Kilisesi, Azizler Evi, Mor Petrus Kilisesi ve idarecilerin kullandığı odaları barındırır. Manastırın doğusunda bulunan Mor Hananyo Kilisesi MS. 493 yılına tarihlenir. Erken dönem haç planlı mimariye örnek oluşturacak kilise kubbe ile örtülüdür. Kilisenin duvarlarında kutsal sahnelerin yer aldığı freskler daha sonra sıvanarak kapatılmıştır. Mor Hananyo freski görülebilir. Kilisenin güney-batı köşesinde 1878 yılında inşa edilen çan kulesi bulunmaktadır.
Meryem Ana Kilisesi manastırın kuzeyinde bulunmaktadır. Erken dönem kiliselerinde vaftiz olmayanların ziyaret öncesi beklemesi için inşa edilen narteks bölümü ile birlikte kilise dikdörtgen planlıdır. İnşa tarihinde kiliseye sekizgen bir vaftiz havuzu yaptırılmıştır.
Ataların mezarlığı olarak da bilinen Beth Kadişe, manastır ileri gelenlerinin defnedildiği Azizler Evi’dir. Dikdörtgen planlı yapı da üç patrik, dört metropolite ait mezar bulunmaktadır.
Günümüzde Deyrü’z-zafaran Manastırında bulunan medreselerde, yatılı kalan öğrenciler dini öğrenim görmektedir. Öğrenciler örgün eğitimlerini tamamlayıp, manastırda din eğitimi, Süryanice dil eğitimi almaktadır. Öğrencilerin büyük çoğunluğu evlerine yakın öğrenim görebilecekleri okullar olmayan köylerde yaşayan grupta yer almaktadır. Din eğitiminin yanında okulda; matematik, mühendislik konuları, coğrafya, Türkiye coğrafyası, Süryani tarihi, kilise tarihi, Türkiye tarihi gibi kültür dersleri de müfredatta yer almaktadır.
Okulun finansmanı, Deyrü’z-zafaran Manastırının sahip olduğu gayrimenkullerden elde edilen gelir ile sağlanmaktadır. Özelikle cemaatten toplanan vergi ve bağışlar bir diğer gelir kaynaklarıdır.
Kaynak: mitologoscom
Fotoğraflar: Baki Ateş
Yorumlar
Böylesine önemli bir yapıyı ilk kez duymak tuhaf oldu
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız