Heykelin son rötuşlarının kullanıldığı mimari mekanda yapıldığı ,yakın çevrede yapılan kazılarda (Zincirli-Sakçagözü) bitmiş heykellerin (Sfenks) bulunmasından anlaşılmaktadır. Sfenkslerde Mısır Uygarlığı etkisi göze çarpmaktadır. Zaten Yesemek ve havalisi (İslahiye) , Anadolu ile Mısır'ı biribirine bağlayan yol üzerindedir ve bir çok savaşa sahne olmuştur.
M.Ö. 8. Yüzyılın sonlarında bölge Hititler'in elinden çıkıp Asurlular egemenliğine girdiğinde taş ocağı ve heykel atelyesi işlerliğini yitirmiş ve çalışan halk burayı terketmiştir. O zamandan ,1890 yılında Zincirli Höyük'ünde kazılar yapmakta olan Felix Von Luschan 'ın burayı keşfetmesine kadar , Yesemek susmuş ve beklemiştir. Felix yazılarında Yesemek'ten bir kaç cümle ile bahsetmiştir.
En nihayet , 1958-1961 yılları arasında Prof. Dr. Bahadır Alkım ve 90'lı yıllarda da Arkeolog İlhan Temizsoy ,Yesemek'te bulunan 300 adet heykel (Sfenksler-Arslanlar ve Dağ Tanrıları) ve yontuyu(taslak) gün ışığına çıkartmışlardır. Bu eserlerin bir kısmı Gaziantep Müzesi'nde , çoğunluğu da Yesemek Açık Hava Müzesi'nde sergilenmektedir.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız