Ekim 18, 2024

Andersen Masalları (BUZ KIZI) (VII)

Kayalıklardaki patikadan aşağı tiz perdeden bir tirol şarkısı
yankılandı, söyleyenin keyfi yerinde olduğunu, cesaretini,
korkusuzluğunu belirtiyordu. Bu haykıran, Rudi'ydi, dostu
Besinand'ı ziyarete gidiyordu.
"Bana yardım etmeye mecbursun. Ragli'yi birlikte
götüreceğiz, yukarda kayalığın kenarındaki yuvadan kartal
yavrusunu almam gerek!"
"Evet, çünkü düğün yapmayı düşünüyorum. Bence de,
ciddî konuşmak gerekirse, işlerimin ne halde olduğunu
bilmen gerekir senin."
Çok geçmeden Besinand da, Ragli'de bahis konusu olan
şeyi öğrenmişlerdi.
"Sen gözünü budaktan sakınmayan bir oğlansın, diyorlardı
ona, olmaz bu iş, kalıbı dinlendirirsin!"
Rudi de: "Düşeceğim diye evhama kapılmazsa düşmez
insan!" diye cevap veriyordu.
Gece yarısı yola düzüldüler. Yanlarına bol bol sırık,
merdiven, ip almışlardı. Yol çalılıklar arasından, yuvarlanan
taşların üstünden geçiyordu. Durmadan ileriye, karanlık
gecenin içine doğru yürüdüler. Sular çağıldayarak aşağıya
akıyor, sular yükseklerde şıpırdıyor, gök yüzünde ıslak
bulutlar dolaşıyordu. Avcılar dik kaya kıyısına varmışlardı.
Burada hava daha çok karardı, kayaların yüzü neredeyse
birbirine değecek, yalnız çok yukarıdaki dar yarıktan azıcık
ışık sızıyor. Hemen önlerinde derin bir uçurum, içinden de bir
şelâlenin çağıltısı geliyor. Üçü de sessiz oturmuşlar, şafak
sökmesini bekliyorlardı. Kartal şafak sökerken yuvasından
uçar. Önce onu vuramazlarsa, yavrusunu ele geçirmeyi
akıllarından bile geçiremezler. Rudi çömelmiş, tortop olmuş,
oturduğu kayanın bir parçası da o imiş gibi öyle sessiz; silâhı
ateş etmeye hazır bir halde, önünde duruyor. Gözleri aşağı
sarkan kayaların altına gizlenen kartal yuvasının bulunduğu
en üstteki kaya yarığına dikilmiş. Üç avcı uzun zaman böyle
beklediler. Birdenbire başlarının üstünde çatırdayan bir ses
duyuldu. Başlarının üstünde kocaman bir şey süzülüyor,
gölgesi üstlerine düşmüştü. İki tüfek namlusu, yuvasından
uçan kara kartala doğru yöneldi. Bir tüfek sesi, kartalın gergin
kanadı bir an için kımıldadı, arkasından büyüklüğü ile açılan
kanatlarıyla bütün yarığı doldurmak istermiş, düşerken de
avcıları birlikte çekip sürükleyecekmiş gibi yavaş yavaş
aşağıya inmeye başladı. Kartal derinlere doğru iniyordu. Ağaç
dalları, fundalar kuşun düşmesiyle kırılıyor, çatırdıyordu.
Şimdi hummalı bir gayret başlamıştı. En yüksek noktaya
kadar erişebilsin diye, en uzun merdivenlerden üçünü
birbirine bağladılar. Bunları uçurumun kenarında, en uçtaki
sert noktaya dayadılar. Ama gene de yuvaya erişememişlerdi
hâlâ. Kaya kenarının en yukarıya taşan üst kıyısı altına
gizlenmiş olan yuvaya kadar daha epeyce bir mesafe vardı.
Kaya da bir duvar gibi kaygandı. Kısa bir müzakereden sonra
yukardan kaya yarığının içine birbirine bağlı iki merdiven
sarkıtarak bunu, daha önce aşağıda kurdukları üç merdivenle
birleştirmekten başka yapılacak şey olmadığına karar verdiler.
İki merdiveni büyük gayret harcayarak yukarıya taşımayı,
birbirine iplerle bağlamayı başarmışlardı. İkisini de kaya
kenarının çıkıntıları üstünden çektiler, uçurumun içine
salladılar. Rudi şimdiden en alt basamağın üstüne oturmuştu.
Hava buz gibi soğuktu o sabah, aşağıdan, karanlık yarığın
içinden sis bulutları yükseliyordu. Rudi, yüksek bir fabrika
bacasının kenarına yuva yapan bir kuşun düşürdüğü, rüzgârla
sallanan bir ot sapı üstüne konmuş bir sinek gibi merdivene
oturmuştu. Ama ot sapı altından kayarsa sinek uçabilir,
Rudi'nin ise ancak boynu kırılabilir, başka bir şey elinden
gelmez. Etrafında rüzgâr vızıldayarak esiyor, altındaki
uçurumda eriyen buzullardan, buz kızının eriyen sarayından
hızla aşağı akan sular çağıldıyordu.
Rudi, havaya sarkıttığı uzun ipliğin üstünde, sabit bir
noktaya yapışmak için sallanan bir örümcek gibi, bindiği
merdivenlerle birlikte havada sallanıyordu. Yukardan
kendisine doğru dördüncü defa indirilen merdivenlere
değince, hemen yakaladı, onları kuvvetli, güvenli elleriyle
bağladı. Bunların durmadan sallanmaları, Rudi'nin işine engel
olamamıştı.
Yuvaya kadar yükseltilen kaya duvarına hemen hemen
dikey dayanan beş merdiven, havada sallanan bir kamışa
benziyordu. En tehlikeli iş şimdi başlamıştı. Bu merdivene bir
kedi gibi tırmanmak gerekti. Ama Rudi bu işten iyi anlardı.
Tırmanmayı ona yaşlı erkek kedisi öğretmişti. Baş dönmesini
duymuyor, baş dönmesinin arkasında havada yürüdüğünü,
polipe benzeyen kollarını kendine doğru uzattığını fark
etmiyordu. Merdivenin en üst basamağına varmış, ama hâlâ
yuvanın içini görmüyor, ancak oraya eliyle erişebiliyordu.
Yuvanın dibini meydana getiren dalları parmaklarıyla,
dikkatle muayene etti, bunların kalın olan alt dallarının
birbirleriyle ne kadar sağlam örülmüş olduğunu fark
ediyordu. Burada kalın, dayanıklı bir dal bulup yakalayınca
kendini merdivenden çözerek dalın üstüne fırlattı. Şimdi başı
ile göğsü yuvanın içindeydi, ama yüzüne boğucu bir leş
kokusu çarpmıştı. Kokmuş kuzular, dağ keçileri, kuşlar,
büyük büyük parçalar halinde etrafta duruyordu. Ona bugüne
kadar dokunamamış olan baş dönmesi, şimdi kendisini
bayıltmak için zehirli kokularını yüzüne üflüyor, altındaki
kara, esneyen derinlikte, çağıltılı suların üstünde, akçıl, yeşil,
uzun saçlarıyla buz kızı oturmuş, ölüm saçan gözlerini hiç
kırpmadan, ona bakıyordu.
"Şimdi yakaladım seni!"
Henüz uçamayan, iri, kuvvetli kartal yavrusu yuvanın bir
köşesinde oturmuş. Rudi bakışlarını ona çevirdi, bir eliyle
sımsıkı tutunarak öteki eliyle tuttuğu kemendi genç kartalın
üstüne fırlattı. Canlı olarak yakalamıştı onu, ip ayaklarına
sarılmıştı. Rudi kemendi kartal yavrusuyla birlikte omuzu
üzerinden aşırdı. Şimdi hayvan epeyce mesafe ile altında
sallanıyor, bir taraftan da ona yardım için sarkıtılmış olan ipe
tutunuyordu. Böylece ayak uçlarıyla basarak merdivenin üst
kenarına erişti.
"Sıkı tutun! Düşeceğim diye evhama kapılmazsan
düşmezsin!" Eski hikmet böyle diyor, o da ona uymuş,
sımsıkı tutunuyor, sürükleniyordu. Düşmeyeceğine
güvenliydi. Düşmüyordu da.
Kuvvetli, sevinçli bir tirol şarkısı ta uzaklara kadar çınladı.
Rudi elinde tuttuğu kartal yavrusuyla birlikte sağ esen kaya
kıyısına ulaşmıştı.

Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız

Editörün Son Yazıları

probiyotik

Islak Çeltiklere

probiyotik

Hiçsizliğe

probiyotik

Acıyor

probiyotik

Yıkık

Editörlerin Son Yazıları

kaptanfilozof06

Deprem Korkusu Arttı

probiyotik

Islak Çeltiklere

bubble30
Nielawore

"KINAR HANIMIN DENİZLERİ"

Bizden haberdar olmak için mail listemize kayıt olun