Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde günün birinde herkesin bilmediği bir yerde bir orman varmış. Ve bu ormanda sen say desen benim bildiğim sayıların yetmediği bir sürü ağaç varmış. Bu ağaçlar çeşit çeşit, yeşilin her tonuna sahip, büyüklü küçüklü, farklı yaprakları olan, meyvesi olan olmayan bir sürü imiş. Bu ağaçlardan biri ormanın hem en güzel hem de en yaşlı ağacıymış. Bütün ağaçların içinde en dikkat çeken bir ağaçmış. Ormandaki bütün ağaçlar ona gıptayla bakarmış. Genç ağaçlar bir gün onun kadar güzel ve onun kadar uzun yaşayabilecekleri mi diye düşünürlermiş.
Günler günleri kovalaya dursun bir gün bir rüzgar çıkmış. Öyle şiddetli, öyle kuvvetli esmiş ki rüzgar demek az kalırmış. Fırtına esiyor demek daha doğruymuş. Ormandaki bütün ağaçlar hem şaşırmışlar hem de çok korkmuşlar. Yaşlı ağaç bile ömründe böyle bir rüzgar görmemiş. Günlerce süren rüzgar gitmiş başka diyarlara esmeye. Bizim orman sakinlemiş, herkes kendine bakıyor, dalları kırılmış mı, yaprakları dökülmüş mü kontrol ediyormuş. Neyse ki ağaçlar zarar görmemiş ama bir yerlerden bir bağırma sesi duyulmuş. Bir bakmışlar yaşlı ağaç acıyla kıvranıyor, bağırıyormuş. Rüzgar yaşlı ağacın dallarını kırmış. Ormandaki bütün ağaçlar bu duruma şaşmış kalmışlar.
Yaşlı ağaç yardım istiyor ama ormandan bir Allah’ın kulu geçmiyormuş. Derken biraz zaman geçmiş, birkaç gün sonra Ahmet adında bir adamın yolu bizim ormana düşmüş. Ahmet ormanda yürürken çok şaşırmış. O kadar çok çeşit ağaç armış ki bazıları Ahmet’in ömründe görmediği türdenmiş. Derken bir inilti sesi duymuş. Sese doğru yürümüş ve bakmış ki bizim yaşlı ağaç acıyla kıvranıyor. Dalları kırılmış. Ahmet de ağaca bakım yapmalıyım, bu durumdan kurtarmalıyım ama nasıl diye düşünürken aklına arkadaşı alpamuk kuşu gelmiş. Kuşu çağırmak için başlamış ıslık çalmaya. Islığı duyan alpamuk kuşu
Ahmet’in yanına gelmiş ve yaşlı ağacın durumunu görünce çok üzülmüş. Ona yardım etmek için arkadaşlarını çağırmış ve bir anda bir sürü kuş ağacın gövdesine konmuş. Bütün kuşlar ağacın dallarını ayırmış ve bakım yapmaya başlamışlar. Ahmet de onlara yardım etmiş. Ve ağacı onarmayı başarmışlar.
Buna çok sevinen ağaç herkese çok teşekkür etmiş ve kırık dallarından ikisini Ahmet’e vermiş. Ve demiş ki ‘ Bunu toprağa dik. Benim gibi büyüsün ağaç olsun. Sana da bol bol sevap yazılsın.’ Ahmet de büyük bir mutlulukla dalları almış evinin bahçesine dikmiş. Ve ağaç büyümüş insanların nefes alması için çalışmış. Herkes mutlu mesut yaşamaya devam etmiş.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız