Ben daha çocukken kuzenim beni Legolarla tanıştırmıştı. Lego belli ölçüleri olan ve üzerindeki girinti ve çıkıntılarla birbirine takılabilen plastik parçalardan oluşan bir oyuncak diyebilirim. Legolarla tanıştıktan sonra bir sürü Lego yapmaya başladım. Bazen aldığım Legoların kategorilerine bile bakmadan kendi oyuncaklarımı yapıyordum. İşte kendi oyuncaklarımı yapma dürtüm o zaman başlamıştı. Televizyonda gördüğüm bazı araçları Lego parçalarını birleştirerek kendimce yapmaya başladım. Bir süre sonra elimdeki Lego parçaları da yetmemeye başladı ve o anda kendi oyuncaklarımı yapma hevesim zıvanadan çıktı.
Artık evde bulunan başka eşyalara zarar vermek pahasına kendi oyuncaklarımı yapmaya başladım. Evde uzun bir tarak vardı. O tarağın dişlerini koparıp oyuncak askerlerimin eline bantlayıp silah yapmaya başlamıştım. Bir gün oyuncaklarım arasında mancınık olmadığını fark etmiştim. Ben de evdeki kürdanları, birkaç tane paket lastiğini ve bir selobantı yanıma alarak kendime mancınık yapmaya başladım. Kürdanları birbirine bantlayarak mancınığın durabileceği bir zemin, gövde ve atış yapabilecek kaşığı andıran bir parça yaptım. Sonra kaşığa benzeyen parça ile gövdeyi lastiklerle birbirine bağlayarak gergin bir yapı oluşturdum ve bilye büyüklüğünde parçalar fırlatabilen bir mancınık yaptım. Ama bununla da kalmadım.
Bir gün bütün bir odayı kendi oyunum için savaş alanına çevirdim. Odada bulunan halıya savaş olmuş bir arazi süsü vermek için halının tüylerini şeritler halinde yoldum. Bu son olaydan sonra ise artık daha fazlasını yapmak istemedim. Bir durulma geldi ve bir daha kendime oyuncak yapmadım.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız