Kasım 27, 2024

Duvar

ben bir duvarım hiç güneş görmedim

sen hiç güneş görmemiş bir başka duvar

yüzümüz benek benek tahta kurusundan

ve sinemiz baştan başa ak üstünde karalar

kelepçeden kahroldu kahroldu bileklerim

sıyrılıp çıktım artık ölüm korkusundan

dilim dilim sırtımdaki yaralar

ben demirbaşım sığır siniriyle dayak yedim

biz de duvarız dinleyen duyan düşünen duvarlar

bizim kucağımız terkedilmiş bir yatak gibi kirli soğuk

ve bizim kucağımızda kasırgalı insanlar

 

yüzündeki deniz parlaklığıyla durur hatıramızda

o çocuk yumruklu dev o dev yumruklu çocuk

o zaman mayıs 'tı yağmurlar başımızda

bir cumartesi akşamı girdi kapımızdan

gözlerinde kıpkızıl diken diken öfkesi

adeta birdenbire aydınlandı zindan

onu böyle görünce nasıl da korkmuştuk

sapından fırlamış bir balta gibi çehresi

ve omuzlarında delikanlı gölgesi

 

o zaman mayıs 'tı yağmurlar başımızda

o sırtüstü yatağında yatardı

sımsıcak gözleri şimdi bile aklımdadır

bir sana bakardı bir bana bakardı

dışarda tabiat mevsimin en çıngıraklı ayındadır

toprak ana bütün zincirlerinden çözülmüş

sabahlar akşamüstleri manolya gibi parlak

tarlaların yüzü gülmüş

işte her akşam geçtiği denize çıkan sokak

ah işte annesi annesi sevgilisi

işte biz dinleyen duyan düşünen duvarlar

 

işte o çocuk yumruklu dev o dev yumruklu çocuk

dışarda tabiat mevsimin en çıngıraklı ayındadır

bizim kucağımız terkedilmiş bir yatak gibi kirli soğuk

o birkaç defa kartal gibi gitti kartal gibi döndü

çığlıklarını değil kırbaç sesini duyduk

biz duvarız neyleyelim gözlerimiz ağlamayı bilmez

onu bir gece sabaha karşı büsbütün götürdüler

kendi gitti ismi kaldı yadigâr bağrımızda

o zaman mayıs'tı yağmurlar başımızda

 

ya biz idam duvarıyız karşımızda çok insan öldürdüler

onlar hep döküldü biz hep ayakta kaldık

temelimiz kanla beslendi ama nedense uzamadık

öyle bakmayın bu yaralar şerefli yara değil

getirirler vururlar biz öyle dururuz

yağmurlar gözyaşı bulutlar mendil

elimizden ne geldi de yapmadık

ah öyle bakmayın utanırız kahroluruz

 

onlar hep döküldü biz hep ayakta kaldık

bir mayıs sabahı toprak rezil gök rezil

yıldızlar küfür gibi yüzümüze tükürür gibi

şafak sancılarıyla iki büklümdü ufuk

ve simsiyah çamur gibi bir manga ortasında

siyaset meydanına geldi dev yumruklu çocuk

bulutlar eğilip alnının terini sildiler

ve mermiler birdenbire ölümü getirdiler

 

 

o düştü biz yine ayakta kaldık

halbuki ne kadar ne kadar yorgunuz

öyle bakmayın bu yaralar şerefli yara değil

ah öyle bakmayın utanırız kahroluruz

 

Attila İlhan

 

Friendz10

Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız

Editörün Son Yazıları

probiyotik

Elimden Gelen Bu

probiyotik

Duvar

probiyotik

Üçüncü Şahsın Şiiri

probiyotik

Yalnızlığa Övgü

Editörlerin Son Yazıları

kaptanfilozof06

Yine Depremler Gündemde

probiyotik

Elimden Gelen Bu

bubble30

SİZE BİR İPUCU OLSUN O ZAMAN

Nielawore

"MAHALLEMDEKİ AKŞAMLAR"

Bizden haberdar olmak için mail listemize kayıt olun