Şanssız birisi olduğumu biliyordum ama bu kadarını ben de hayal etmiyordum. Kafeyi denetlemek için yetkililer gelecekti o gün. Her zaman temiz, düzenli ve bakımlı olan kafemiz daha bir temizdi. Geceden tüm çalışanlar komple elden geçirmiştik kafeyi. Her yer ovulmuş, tüm tozlar alınmış, yerler resmen ayna gibiydiler. Tüm kafe için diyebilirdik ki ‘’Jilet!!’’. Sabah geldim kafeye son düzenlemelere bakıyorum. Kafamda onaylıyorum; bu tamam, bu da tamam, burası bir daha sileyim falan gibi. Müşterilerimiz, canımız misafirlerimiz gelmeye başladı çayımız, kahvemiz her şeyimiz hazır.
Durun bir dakika bu kahve aletinden neden böyle sesler çıkıyor. Hayır hayır hayır olamaz. Sular kesilmiş. Tamam kahve makinesi ve çayı hallederim de tuvalet ne olacak kim girdi kaç kişi girdi hepsi muamma. Tuvalete girmeye korkuyordum resmen ve korktuğum başıma geldi. Tuvaletler inanılmaz pis. Temizlemek için su var mı yok. Hemen sekiz tane 5 litrelik su aldık ve tuvaletlere döktük, ardından tuvalet yüzeylerini sildik ve tada hazır. Peki böyle kalmasını nasıl sağlayacaktık? Tabii ki kapıyı kitleyerek. Bu da tamam peki ya bulaşık ne olacak? İşte kafamda kalan tek soru. Çözüm olarak hiçbir şey bulamadım buna en son bir çalışan dedi ki ‘’Ağabey evde yapıldığı gibi leğende bekletsek, orada yıkarız olmaz mı?’’ ‘’Gerçekten sen bir dâhisin.’’ Dedim ve bu planı devreye soktuk.
Her şey normal gibi görünüyordu ve işte beklenen an geldi. Denetleme. Denetlemek için gelen yetkililer çok anlayışlılardı. Suyun kesik olduğunu biliyorlardı ve bu sorunlara çözüm bulamayacağımızı düşünüyorlardı. Ama biz bir ekibiz ve tertemiz yaptık her yeri. Denetleme bitti ve herhangi bir sorun çıkmadı. Bu gelişmenin ardından patronun sesi duyuldu ‘’Herkese benden çay.’’. Sonunda denetlemeyi de geçmiştik. Oh bugün de sorunsuz sıkıntısız bitti.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız