Gökten İnen Düven
Bir zamanlar bir çiftçi vardı ve bir çift öküzünü sabana koşarak tarla sürmeye kalkıştı. Ama birden iki öküzün boynuzları o kadar büyüdü ki, çiftliğin kapısından giremediler. Neyse ki o sırada oradan bir kasap geçiyordu. Adam öküzleri ona verdi ve şöyle pazarlık etti: çiftçi kasaba bir ölçek tohumluk buğday tanesi getirecek, o da her buğday için bir kuruş ödeyecekti. Yani iyi bir pazarlıktı bu!
Çiftçi eve döndü, bir çuval buğdayı sırtına vurarak yola çıktı, ama bu arada çuvaldan bir tek buğday düşüp kayboldu.
Kasap ona anlaştıkları gibi para ödedi; çiftçi o buğday tanesini kaybetmeseydi daha fazla para alacaktı. Eve dönerken bir de baktı ki, o tohumdan koskoca bir ağaç yükselmiş ve ta cennete kadar uzanmış.
"Fırsat bu fırsat, şu ağaca çıkıp bakayım, yukarıda melekler ne yapıyor? Kendi gözlerimle göreyim" dedi çiftçi.
Ağaca tırmandı. Bir de baktı ki, melekler yukarıda yulaf dövmekte. Onları seyretti, ama seyrederken üzerine bindiği ağaç sallanmaya başladı. Derken aşağı baktı, biri ağacı kesmek istiyordu.
"Aşağı düşersem hapı yuttum demektir!" diye söylendi kendi kendine. İçine düştüğü bu kötü durumdan kurtulmak için ne yapacağını bilemedi. Bunun üzerine yulaf saplarından bir halat ördü; cennetten bir kazmayla bir düven alarak halat yardımıyla aşağıya indi.
Yeryüzüne ayak basar basmaz kendini derin bir çukurda buldu. İyi ki yanında kazma vardı, onunla kendine çukurun dibinden yukarıya doğru bir merdiven kazarak yukarı çıktı. Başından geçenleri kanıtlamak için de yanına bir düven almıştı işte!
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız