Kasım 23, 2024

Grimm Masalları (Arı Beyi)

ARI BEYİ

 


İki prens günün birinde serüven aramaya çıkmışlar. Başlarına öyle işler
gelmiş ki, bir daha evlerine dönememişler. Dummling adındaki küçük oğlan
yola çıkarak ağabeylerini aramış. Sonunda onları bulunca oğlanlar alaya
başlamışlar: "Biz senden daha akıllı olduğumuz halde bir iş başaramadık. Sen
bu budalalıkla dünyayı dolaşmak istiyorsun öyle mi?" demişler.
Üçü birlikte yola çıkmışlar. Bir karınca yuvasının başına gelmişler. Büyük
oğlanlar bu yuvayı bozarak karıncaların korkuyla nasıl kaçıştıklarını,
yumurtalarını nasıl kaçırdıklarını görmek istemişler. Fakat Dummling:
- Hayvancağızlara ilişmeyin. Onların rahatını bozmanızı doğru
bulmuyorum! demiş.
Bunun üzerine yola çıkmışlar. Bir gölün kıyısına varmışlar. Bu gölde çok,
hem de pek çok ördek yüzüyormuş. İki büyük kardeş bunlardan birkaçını
tutup kızartmak istemişler.
Fakat Dummling razı olmamış:
- Hayvancağızlara ilişmeyin. Onları öldürmenizi doğru bulmuyorum!
demiş: Sonunda bir arı yuvasının yanına gelmişler. Bu yuvanın içinde o kadar
çok bal varmış ki, dışarlara taşıyormuş. Büyük oğlanlar ağacın altına ateş
yakarak arıları dumanla boğmak, balları almak istemişler. Fakat Dummling
buna engel olmuş:
- Hayvancağızlara ilişmeyin. Onları yakmanızı doğru bulmuyorum! demiş.
Sonunda bir saraya varmışlar. Bu sarayın ahırlarında taştan yapılmış birçok
at varmış.
ortalıkta hiç kimseler görünmüyormuş.
Üç kardeş sarayın bütün salonlarını dolaşmışlar. Sonunda en dipte bir
kapıya rasgelmişler.
Bu kapının üzerinde üç tane kilit asılıymış. Kapının ortasında mini mini bir
pencere varmış. Bu delikten içerisi görünüyormuş. Oğlanlar odanın içinde ak
saçlı bir cüce görmüşler. Cüce bir masanın başında oturuyormuş. Oğlanlar iki
kez seslenmişler. Cüce işitmemiş. Sonunda üçüncü kez seslendikleri zaman
cüce ayağa kalkmış, kilidi açmış, dışarı çıkmış. Ağzını açıp bir laf
söylemeden onları zengin bir sofraya doğru götürmüş.
Yiyip içmişler. Sonra cüce bunları ayrı ayrı birer yatak odasına götürmüş.
Ertesi sabah ak sakallı cüce büyük oğlanın yanına gelmiş. Eliyle işaret
ederek çağırmış.
Onu taştan bir levhanın karşısına götürmüş. Bu levha üzerinde üç buyruk
yazılıymış. Eğer bunlar yapılırsa tılsım bozulabilecekmiş. Birinci buyruk
şuymuş:
"Ormanda, yosunların altında prensesin incileri bulunuyor. Sayıları bin
tane. Bunların aranıp bulunması gerek. Eğer bugün güneş batmadan önce
bunlar tam olarak bulunup getirilmezse, bir tanesi bile eksik olsa, onları
arayan taş kesilecektir!"
Bunun üzerine, büyük oğlan çıkıp gitmiş. Bütün gün aradığı halde, gün
batarken ancak yüz tane inci bulabilmiş. Levhada yazılı olduğu gibi, taş
kesilmiş.
Ertesi sabah ortanca oğlan bu serüvene atılmış. Fakat talih ona da
ağabeysinden fazla yardım etmemiş. Ancak iki yüz tane inci bulabilmiş.
Bunun için o da taş kesilmiş.
Sonunda sıra Dummling'e gelmiş. O da yosunların altında incileri aramış.
Fakat bunları bulmak çok zormuş. İş çok yavaş ilerliyormuş. Bunun üzerine
bir taşın üzerine oturmuş, ağlamaya başlamış. Bu sırada, vaktiyle yaşamlarını
kurtardığı karıncaların kralı, beş bin tane karıncayla birlikte gelmiş. Çok
geçmeden küçük hayvanlar bütün incileri toplayıp getirmişler, oraya
yığmışlar.
İkinci buyruk şuymuş:
"Prensesin yattığı odanın anahtarını gölün dibinden bulup çıkarmak."
Dummling gölün kıyısına gelince, vaktiyle yaşamlarını kurtardığı ördekler
yüzerek gelmişler, suyun dibine dalmışlar; anahtarı bulup getirmişler.
Üçüncü buyruksa bunların en zoruymuş:
"Uyumakta olan üç prensesten en gencini, en sevimlisini tanımak"
gerekiyormuş. Fakat bunlar birbirlerine o kadar benziyorlarmış ki, bunları
ayırdedebilmek için bir çare varmış: Uykuya varmadan önce üçü de ayrı ayrı
tatlılar yerlermiş. Biri bir şeker parçası yemişmiş.
Ortancası bir bardak şurup içmişmiş. En küçüğü de bir kaşık bal yemişmiş.
Vaktiyle ateşten kurtardığı arıların beyi bu sırada içeri girmiş. Üç kızın da
ağızlarını koklamış. Bal yiyen kızın dudağına konmuş. Böylece prens aradığı
kızı bulmuş.
Bunun üzerine tılsım bozulmuş. Uyuyanlar uyanmışlar. Taş kesilenler
yeniden canlanmış.
Dummling bu kızların en küçüğü, en güzeliyle evlenmiş. Kralın
ölümünden sonra tahta geçmiş. Ağabeyleri de öbür kızlarla evlenmişler.
 

Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız

Editörün Son Yazıları

probiyotik

Çile

probiyotik

Yattığım Kaya

probiyotik

Kaldırımlar

probiyotik

Islak Gül

Editörlerin Son Yazıları

kaptanfilozof06

Hindistan'da İlginç Olay

probiyotik

Çile

bubble30

İÇİNDEKİ CEVHERİ KORUYANLAR

Nielawore

"HALİME TERCÜMANDIM"

Bizden haberdar olmak için mail listemize kayıt olun