Kasım 23, 2024

Grimm Masalları (Dansta Parçalanmış Pabuçlar)

DANSTA PARÇALANMIŞ PABUÇLAR

 


Vaktiyle bir kralın birbirinden güzel on iki kızı varmış. Bunlar büyük bir salonda, bir
arada yatarlarmış. Yatakları yan yana sıralıymış. Akşamları hepsi yataklarına girince kral
kapıyı kapar, arkasından sürgülermiş. Fakat sabahleyin kapıyı açtığı zaman pabuçlarının
dans edile edile paramparça olduklarını görürmüş. Bunun nasıl olduğuna kimsenin aklı
ermezmiş.
Günün birinde kral, kızlarının, geceleri nerede dans ettiklerini öğrenene bu kızlardan
birini vereceğini, ölümünden sonra da kendi yerine kral yapacağını ilan etmiş. Fakat
ortaya çıkıp da üç gün, üç gece içinde bunu öğrenemeyeni de öldürteceğini bildirmiş.
Çok geçmeden bir prens ortaya çıkmış. Bu işi başaracağını söylemiş. Akşam olunca,
kızların yattığı salona bitişik bir odaya götürülmüş. Oğlanın yatağı bu odaya yapılmış.
Burada kalarak dikkat edecek; kızların nereye gittiklerini, nerede dans ettiklerini
öğrenecekmiş. Kızların gizli bir iş yapmamaları, başka bir yere çıkıp gitmemeleri için
salonun kapıları da açık bırakılmış.
Çok geçmeden oğlanın göz kapakları o kadar ağırlaşmış ki, az sonra uyuyakalmış. Ertesi
sabah uyandığı zaman on iki kızın yine dans etmiş oldukları anlaşılmış. Çünkü
pabuçlarının altlarında yine delikler varmış.
İkinci, üçüncü akşamlar da böyle geçmiş. Bunun üzerine hiç acımaksızın oğlanın başını
vurmuşlar.
Ondan sonra daha birçokları gelmiş. Fakat bir şey yapamamışlar. Bu yolda can vermişler.
Gel zaman, git zaman... Aradan yıllar geçmiş. Günün birinde bir askerin yolu kralın
bulunduğu kente uğramış. Savaşlarda aldığı yaralar yüzünden artık askerlik
yapamıyormuş. Yolda karşısına bir kocakarı çıkmış. Nereye gittiğini sormuş:
- Doğrusunu istersen ben de bilmiyorum, demiş. Şaka olarak da:
- Prenseslerin nerede dans ettiklerini öğrenerek kral olmak istiyorum! demiş.
Kocakarı:
- Bu, o kadar güç bir iş değil, demiş. Yalnızca, akşamları sana verilen şaraptan
içmemelisin. Kendini derin bir uykudaymış gibi göstermelisin!
Sonra ona küçük bir manto vermiş:
- Bu mantoyu giyince görünmez olursun. On iki kızın arkasından her yere gidebilirsin!
Kocakarının bu öğütlerini dinleyen askere cesaret gelmiş. Doğru krala gitmiş. ona
damatlığını önermiş.
Onu da öbürleri gibi hoş karşılamışlar. Güzel giysiler giydirmişler. Akşam uyku vakti
gelince odasına götürmüşler. Yatağa gireceği sırada kızların en büyüğü gelmiş; ona bir
bardak şarap getirmiş. Asker daha önceden çenesinin altına bir sünger bağlamışmış.
Şarabı, ağzına götürüp içermiş gibi yaparak, bu süngere dökmüş. Böylelikle bir damlasını
bile içmemiş. Yatağına uzanmış. Bir süre yattıktan sonra, derin bir uykudaymış gibi
horlamaya başlamış. Kralın on iki kızı bu horultuyu duymuşlar, gülüşmüşler. Büyük kız:
- Adamcağızın emeklerine yazık oldu, demiş. Bu da tatlı canına kıydı.
Sonra kızlar ayağa kalkmışlar; dolapları, sandıkları açmışlar, en güzel giysilerini
çıkarmışlar, aynanın önüne geçerek süslenmişler. Bu akşam da dansa gidebileceklerine
sevinmişler. Yalnızca, kızların en küçüğü:
- Siz seviniyorsunuz ama, bilmem neden, bu akşam içimde bir sıkıntı var. Başımıza kötü
bir şey gelecek sanıyorum! demiş.
Büyük ablaları:
- Sen korkak bir kazsın zaten demiş, unuttun mu, kaç prens bu uğurda, boş yere canlarına
kıydı. Bu askere uyku ilacı bile içermeme gerek yoktu... Budala bir kez uyuduktan sonra
nasıl olsa uyanamaz.
Kızlar hazırlandıktan sonra, önce askerin odasına girip bakmışlar. Gözleri sımsıkı
kapalıymış. Hiç kıpırdanmıyormuş. Kızlar her şeyin yolunda olduğuna inanmışlar. Bunun
üzerine kızların en büyüğü yatağına gitmiş. Eliyle vurmuş. Yatak derhal yerin altına
inmiş.
Açılan delikten içeri önce büyük kız girmiş. Arkasından öbür kızlar da girerek gözden
kaybolmuşlar.
Bu olup bitenleri güzelce gözetlemiş olan asker daha fazla beklememiş. Mantosunu
omzuna almış; sonuncu kızın arkasından o da deliğe girmiş.
Merdivenin ortasında asker arkadan giden küçük kızın eteğine basmış. Kız korkarak
bağırmış:
- O ne? Eteğimden kim çekiyor?
Büyük ablası:
- Öyle kuruntulu olma bakayım demiş, belki eteğin bir çengele takılmıştır.
Kızlar inmeyi sürdürmüşler. Merdivenin alt başına inince çok güzel bir ağaçlık yola
varmışlar. Bu ağaçların yaprakları gümüştenmiş. Pırıl pırıl parıldıyormuş. Asker kendi
kendine: "Buralara geldiğini kanıtlayacak bir belirteçin olmalı!" diye ağaçtan bir dalcık
koparmış. Bunun üzerine ağaçtan korkunç bir gürültü duyulmuş. Kızların en küçüğü yine
bağırmış:
- Bu da ne?.. Gürültüyü duymadınız mı?
Büyük ablası yine seslenmiş:
- Prenslerimizi yakında kurtaracağımız için şenlik fişekleri atılıyor galiba! demiş.
Başka bir ağaçlık yola gelmişler. Buradaki ağaçların yapraklarıysa altındanmış. Sonunda
üçüncü bir ağaçlık yola varmışlar. Bunların yaprakları elmastanmış. Asker her iki türden
de birer dal koparmış. Her defasında büyük bir gürültü duyuluyormuş. En küçük
korkarak ablalarının yanına sokuluyor; en büyük ablası bunların şenlik fişekleri olduğunu
söylüyormuş.
Gide gide büyük bir suyun kıyısına varmışlar. Orada on iki tane mini mini kayık
duruyormuş. Her kayıkta güzel bir prens otuyormuş. Bunlar on iki kızkardeşi
bekliyorlarmış. Hepsi kızlardan birini almış. Asker de sonuncu kızla birlikte kayığa
atlamış. Prens kıza sormuş:
- Anlayamadım, bugün kayık neden bu kadar ağırlaştı? Kürekleri çok zorlukla çekiyorum.
Kız sormuş:
- Acaba neden? Sanki hava sıcakmış gibi, yanıyorum.
Suyun öbür yanında güzel, pırıl pırıl bir şato görünüyormuş. Bu şatodan neşeli müzik
sesleri geliyormuş. Kayıkla karşıya geçmişler, şatoya girmişler. Prenslerden her biri
sevgilisiyle dansa başlamış. Asker de görünmeksizin bunlarla birlikte dans etmiş.
Kızlardan biri şarap kadehini eline alınca o, bu şarabı içiveriyormuş. Kız kadehi ağzına
götürünce içinde şarap olmadığını görüyormuş. En küçük kız bunun farkına varınca yine
korkmuş. Fakat en büyük ablası onu hemen susturmuş. Kızlar sabahın saat üçüne kadar
dans etmişler. Hepsinin pabuçları parçalanmış. Bunun üzerine dansı bırakmışlar. Prensler
kızları yine kayıklara bindirerek karşıya geçirmişler. Bu kez asker en büyük kızın kayığına
binmiş.
Kendi kıyılarına varınca kızlar prenslerle esenleşmişler. Ertesi akşam yine buluşmak üzere
sözleşmişler. Sarayın merdivenlerine geldikleri zaman asker önden koşmuş, yatağına
girmiş. On iki kız yorgun argın yukarı çıkınca yine horlamaya başlamış. Bunu duyan
kızlar:
- Bundan da korkumuz kalmadı! demişler.
Sonra güzel giysilerini çıkarmışlar, yerlerine koymuşlar, dansta parçalanmış pabuçlarını
yataklarının altına bırakmışlar, uykuya dalmışlar.
Ertesi sabah asker hiçbir şey söylemek istememiş. Bu acayip oyunu bir daha görmek
istiyormuş. Bunun için ikinci, üçüncü geceler de kızlarla birlikte gitmiş. Her şey birinci
gecedeki gibi olmuş. Kızlar her sefer pabuçları parçalanıncaya kadar dans etmişler.
Üçüncü gece asker, kanıt olmak üzere, oradan bir kadeh alıp getirmiş.
Krala yanıt verme saati gelmiş. Asker, ağaçlardan kopardığı üç dalla, prenslerin
sarayından getirdiği kadehi yanına alarak kralın karşısına çıkmış. On iki kız kapının
arkasında durarak içeriyi dinliyorlarmış. Acaba asker neler anlatacak diye... Kral:
- Kızlarım geceleyin pabuçlarını nerede parçalıyorlar?
diye sorunca asker:
- Yer altındaki şatoda oturan on iki prensle! diye yanıtlamış. Gördüklerini bir bir anlatmış.
Sözlerini kanıtlamak için getirdiği şeyleri göstermiş.
Bunun üzerine kral, kızlarını çağırtmış. Askerin dediklerinin doğru olup olmadığını
sormuş. Kızlar yadsımanın yararı olmayacağını anlamışlar. Hepsi doğruyu söylemişler.
O zaman kral, kızlarından hangisiyle evlenmek istediğini askere sormuş. Asker:
- Ben artık genç bir insan değilim. Kızların en büyüğünü bana verin! demiş.
Aynı gün kızla askerin düğünleri yapılmış. Kralın ölümünden sonra kendisinin kral
olacağı da bildirilmiş.
Prenslere gelince;
Bunlar da kızlarla dans ettikleri gecelerin sayısı kadar bir zaman için ilençlenmiş
sayılmışlar.

Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız

Editörün Son Yazıları

probiyotik

Çile

probiyotik

Yattığım Kaya

probiyotik

Kaldırımlar

probiyotik

Islak Gül

Editörlerin Son Yazıları

kaptanfilozof06

Hindistan'da İlginç Olay

probiyotik

Çile

bubble30

İÇİNDEKİ CEVHERİ KORUYANLAR

Nielawore

"HALİME TERCÜMANDIM"

Bizden haberdar olmak için mail listemize kayıt olun