Bu durum benim aklımı her zaman için kurcalayan bir durum olmuştur. Tarih boyunca yıkılmaz denilen pek çok güçlü devlet yıkıldı. Bu devletlerin zaferlerinin bir sonu geldi. Ya da genellikle kazanan insanlar gün geldiğinde kaybetmeye başlarlar. Peki neden? Aslında bu sorunun çok basit bir cevabı olabilir ve o cevabı da zaman kavramında bulabiliriz. Yaşadığımız dünyada her şeyin bir sonu oluyor. İnsan ömrü de sınırlı. Her zaman kazanan bir insan gün geldiğinde ölecek ve zaferlerinin sonu gelmiş olacak. Ya da ölmese bile yaşlanması yeterli. Bir gün daha genç birisi gelecek ve yaşlı olanı yenecek. Hadi daha da basitleştirelim. Yeniliğe ayak uyduramayan bir insan er ya da geç yeniliğe ayak uydurmuş olanların gerisine düşecek. Bu durum insanın kurduğu devletlere de yansıyor. Roma İmparatorluğu bile gün geldi ve yıkıldı. Roma İmparatorluğu’nun yıkılması çok uzun zaman alsa da sonunda yıkıldı. Ya da çok daha basit bir açıdan olaya bakabiliriz. Bazen insanların ya da devletlerin kendilerine kattıkları yenilikler de onların sonu olabilmektedir. Uzaydan gelen yeni bir madde olduğunu hayal edin. Bu madde insanlığın bütün enerji sorununu kökünden çözebilecek bir madde olsun. Aynı zamanda bu maddenin uzun vadede insan hayatına zarar verebilen bir madde olduğunu hayal edin. O zaman bu madde uzun vadede aslında insanlığa büyük zararlar verebilecektir. Ya da çok daha basit bir bakış açısı sunayım sizlere. Sürekli kazanan bir sporcu hayal edin. En sonunda rehavete ve kibre kapılabilme ihtimali var. Bu olunca da er ya da geç formdan düşecektir ve kaybetmeye başlayacaktır. Tüm bu yazdıklarım kazanmanın ve kaybetmenin döngüsünü oluşturuyor olabilir mi?
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız