1. Senin çağıltın evladım sen denizi düşününce uğuldayan sokaklar açık renk bir elbiseye yakışan alnın sabah şehre henüz kamyonlar girerken bir kadın kıvranışını hatırlayıp kuduran ve zaten bu terli, bu tozlanan bulutlar altında bile saklı bir yerlerinde bir şeyler parıldatan senin çağıltın. Seni marifetli sanacaklardı karşısında uçurumlar çağıldamayan herkes seni marifetli sanacaklardı kalbini rehnedebilseydin eğer. 2. Uçsuz bucaksız gözyaşları. Dünyanın tımarlanmış ruhlara teslim edildiği günlere ait. Uçsuz bucaksız gözyaşları. Bir nehrin bir yüzyıla benzediği zamanlardan. Yaşadıklarının hepsi göçmen kuşlara bütün sevdiklerini çocukların hepsine paylaştıran bir dostumun gözlerini karartacak kadar uçsuz bucaksız gözyaşları 3. Bütün müsveddelerimi yırttım, göğsümün kıllarıyla gövdemin kokusundan buharlaşıyor şiir. Sana çok önceden, bir yaz sonu, bir parkta sıkılmış yumruğumu ısırarak buna benzer bir şeyler söylemiştim milât yok demiştim, milât yer almayacak hayatımızda. İşte bütün müsveddelerimi yırttım işte artık göğsümün kıllarıyla gövdemin kokusundan buharlaşıyor şiir işte onlar artık saçların kadar Boşnak karşılıksız mektuplarım gibi yepyenidir.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız