Köpekler kuş uçurmaz olmuş çiftlikten
Kurt çelebi tazıya dönmüş açlıktan.
Bir deri bir kemik, dolaşırken dağda
Bir çomar görmüş, ama ne çomar.
Kerli ferli, yağlı besili, parlak tüylü.
Yolunu şaşırmış besbelli.
Saldır, lokma lokma et şunu,
Hazretin canına minnet,
Ama bakmış, kan gövdeyi götürecek:
Kelleyi pahalıya vereceğe benzer
Bu koçak köpek.
Aşağıdan almış, ne yapsın;
Ahbaplığa dökmüş, biraz da pohpohlamış:
— İyi ense yapmışsınız maşallah! demiş.
— Sizin de elinizde bayım, demiş köpek,
Benim gibi beslenmek.
Bırakın şu ormanları, beni dinleyin.
Yaşamak değil bu sizlerinki.
Hep böyle sefil, perişan, serseri,
Açlıktan ölmek hepinizin kaderi.
Nedir bu canım,
Ne rahat uyku, ne rahat lokma,
Her şeyiniz can pahasına.
Gelin benimle de dünya varmış deyin.
Kurt sormuş:
— Orda işim ne olacak benim?
— Hiç canım, demiş çomar, işten değil:
Fakir fukaraya saldırmak,
Evin adamlarına kuyruk sallamak,
Efendine hoş görünmek, hepsi bu kadar.
Buna karşılık yağlı gündelik;
Bütün artıklar senin:
Tavuk kemiği mi istersin,
Güvercin, bıldırcın kemiği mi istersin!
Üstelik sırtın okşanır sabah akşam.
Kurdun ağzı kulaklarına varmış
Gözleri dolmuş sevinçten.
Kurt, köpeğin boynunda bir iz görmüş çepeçevre
— Bu da nesi? demiş.
— Hiiç, demiş köpek.
— Hiç, ama ne?
— Değmez söylemeye, nenize gerek?
— Söyleyin canım, merak ettim.
— Tasmanın yeri olacak;
Hani bağlıyorlar ya arada bir...
— Ne? Bağlıyorlar mı? demiş kurt;
Öyleyse her istediğiniz yere gitmek yok!
— Her zaman yok, ama ne çıkar bundan?
— Ne mi çıkar? Bundan çıkar ne çıkarsa!
Sizin olsun eti de, kemiği de;
Dünyaları verseler yoğum bu işte.
Böyle demiş kurt çelebi, der demez de çekip gitmiş.
Gidiş o gidiş.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız