Mutsuzun biri
Tanrı'nın günü
Yardımına çağırıyormuş ölümü:
— Ey ölüm, diyormuş;
Öyle can atıyorum ki!
Çabuk gel, son ver bu çekilmez hayatıma.
Adama iyilik edeceğine inanmış ölüm,
Vurmuş kapıya, girmiş, çıkmış karşısına.
— Aman bu ne? diye bağırmış bizimki;
Atın şunu, gözüm görmesin!
Ne iğrenç şey! Diken diken oldu tüylerim.
Yaklaşma ölüm!
Çekil git, ölüm!
Maecenas çapkın bir erkekmiş,
Der ki bir yerde:
— Erkekliğimi alsınlar isterlerse,
Kötürüm olayım, kör, topal olayım;
Elverir ki yaşayayım:
Yeter bana bu, yeter de artar bile.
Ölüm, sen de ne olur hiç gelmesem:
Herkesin dilediği bu senden.
Bu konuyu
Ezop bir başka türlü işlemiş, aşağıdaki masalda göreceğiniz
gibi.
Ben konuyu daha geniş tutmak için böyle istemiştim.
Ama biri bana masalın aslından ayrılmamakla çok daha iyi
edeceğimi,
Ezop'un en güzel nüktelerinden birini atlamış olduğumu
söyledi.
Bunun üzerine yeniden ele aldım işi.
Eskilerden bir adım ileriye gitmesini beceremiyorum:
Bize yalnız artlarından gitme şerefini bırakmışlar.
Ama kendi masalımı yine de
Ezop'unkinin yanına koydum; buna layık olduğu için değil,
Maecenas'tan aldığım sözü atmamak için;
O kadar güzel, o kadar yerinde söz etmiş ki.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız