Bir kedi varmış, adı Karabela,
Duman attırıyormuş sıçanlara.
Öylesine kırmış geçirmiş ki
Gözlerden kaybolmuş sıçan milleti.
Sağ kalanların her biri bir delikte,
Açlıktan tahtaları kemirmekte.
Karabela kedi olmaktan çıkmış,
Şeytanın ta kendisi olmuş gözlerinde.
Derken Karabela, günün birinde,
Sıçan koklamaktan bıkmış,
Kaldırmış kuyruğu, çıkmış sokağa,
Bir dişi kedi aramaya.
Hemen de bulmuş belalısını,
Mart sefasıdır başlamış uzaklarda.
Bu arada sıçanların artakalanı,
Fırsat bu fırsattır deyip,
Bir delikte burun buruna verip,
İvedi bir oturum kurmuşlar,
Ölüm kalım meselesi üstünde durmuşlar
Başkan, en tedbirli sıçan,
Düşüncesini söylemiş yekten:
— Bence, demiş, her şeyden önce,
Ne yapıp yapmalı, Karabela'nın boynuna
Bir çıngırak aşmalı.
Üstümüze yürüdü mü çıngırak öter,
Her sıçan da gireceği deliğe girer.
Başka çare yok, deyip kesmiş,
Herkes başkandan yana oy vermiş.
Bundan iyi akıl can sağlığı.
Gel gelelim çıngırağı nasıl aşmalı?
Biri demiş, benden paso,
Öteki demiş, ben miyim Allah'ın budalası?
Kaytaran kaytarana,
Oturum da ermiş sona.
Ben ne oturumlar gördüm böylesi,
Boşuna toplar, konuştururlar herkesi.
Sıçanlar değil, papazlar, başpapazlar,
Toplanır, toplanır, hiçbir iş yapmazlar.
Konuşmaya geldi mi,
Sarayda akıl öğreten bol;
İş yapmaya geldi mi,
Tek kişi ara da bul.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız