Tilki hocanın iyiliği tutmuş bir gün,
Hacı leyleği yemeğe buyur etmiş
— Ama demiş tilki; bizde misafir
Umduğunu değil, bulduğunu yer.
Meğer tilkinin cimrisi hepsinden betermiş:
Bir çorba çıkarmış topu topu,
O da sulu mu sulu.
Hem nerde getirse beğenirsiniz? Tabakta!
Leylek gagasıyla uğraşadursun,
Tilki bitirmiş hepsini bir solukta.
Leyle kızmış, ama çekmiş sineye.
Bir zaman sonra
O da tilkiyi buyur etmiş yemeğe.
— Hay hay, demiş tilki; nasıl gelmem?
Ben dostlara naz etmesini sevmem.
Tam saatinde gelmiş,
Leyleğe türlü diller dökmüş.
Şu güzel, bu güzel,
Hele yemeğin kokusu,
Gel iştahım, gel!
Gerçi tilkilerin iştahı
Pek nazlı değilmiş ama
Et kokusu başka şeymiş:
— Kuşbaşı galiba, demiş;
Bayılırmış etin böylesine,
Hele kıvamında pişmişine.
Derken yemek sofraya gelmiş,
Gelmiş ama nasıl?
Kokusunu al, eti ara da bul!
Dar boğazlı, upuzun bir çömlek içinde,
Tam leyleğin gagasına göre.
Tilki burnunu burgu etse nafile.
Kısmış kuyruğu, evine dönmüş.
Aç kaldığına mı yansın,
Bir kuşa rezil olduğuna mı?
El âlemi aldatanlar,
Bu masal size:
Bir gün sizi de sokarlar
Kurduğunuz kafese.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız