Bu memlekette de bir gün sabah olursa, Halûk,
eğer bu memleketin sislenen şu nâsıye-i
mukadderatı, kavi bir elin kavi, muhyi
bir ihtizâz-ı temasiyle silkinip şu donuk,
şu paslı çehre-i millet biraz gülerse... O gün
ben ölmemiş bile olsam, hayâta pek ölgün
bir irtibatım olur şüphesiz; - O gün benden
ümidi kes, beni kötürüm ve boş muhitimde
merâretimle unut; çünkü leng ü pejmürde
nazarlarım seni maziye çekmek ister; sen
bütün hüviyyet ü uzviyyetinle âtisin:
Terennüm eyliyor el'an kulaklarımda sesin!
Evet, sabah olacaktır, sabah olur, geceler
tulû-i haşre kadar sürmez; âkıbet bu semâ,
bu mâi gök size bir gün acır; melûl olma,
Hayâta neş'e güneştir, melâl içinde beşer
çürür bizim gibi... siz, ey fezâ-yı ferdânın
küçük güneşleri, artık birer birer uyanın!
Ufukların ebedi iştiyâkı var nura.
Tenevvür.... asrımızın işte rûh-i amali;
Silin bulutları, silkin zılâl-i ehvâli,
zıyâ içinde koşun bir halâs-i meşkûra
Ümidimiz bu: ölürsek biz, yaşar mutlak
vatan sizinle, şu zindan karanlığından uzak!
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız