Tutamayacağınız sözler vermeyin. Yaşatmayacağınız sevgiyi dile getirmeyin. Arkasında duramayacağınız cümleleri sarf etmeyin. Yerine getirmeyeceğiniz beklentilere sokmayın kimseyi. Uğraştırmayın istemediğiniz yanlarınızla.
Kendi kabuğuna çekilmiş, kendisiyle vakit geçirmeyi ve mutlu olmayı öğrenmiş insanların aklına girmeyin.
Kısacası insana boş yere umut vermeyin. Çünkü düştüğünde ayağa kalkması kolay olmuyor. Belki de durumu en iyi özetleyecek kral ve muhafız hikayesinden bahsetmek gerekir.
"Bir gün bir kral, dondurucu bir kış mevsiminde gecenin soğuğunda nöbet tutan muhafıza 'Üşüyor musun?' diye sorar. Muhafız 'Ben alışığım Kralım.' der. Kral yine de 'Olsun sana sıcak elbise getirmelerini emredeceğim.' der ve gider. Ama bir süre sonra emri vermeyi unutur. Ertesi gün duvarın yanında muhafızın sğuktan donmuş cesedi bulunur. Duvara karalanmış yazıda şu yazar: 'Kralım soğuğa alışkındım ama sizin sıcak elbise vaadiniz beni öldürdü.' "
Bazen bizde tam olarak böyle kendi kabuğumuza çekilmişken, yalnızlığa alışmışken ve halimizden memnunken, birileri tıpkı bu kral gibi umut verip böyle yapıyor ve bizde beklentiye girip üzülüyoruz. Bu kısır döngü her defasında böyle kendini tekrar ediyor.
Bizde ne akıllanıyoruz ne de insanlara hayır diyebiliyoruz. Bu iyi niyet, bu herkesi kendi gibi sanma alışkanlığı ve bu insanlara hayır diyememe daha çok iş açar başımıza...
Bob Marley çok haklıydı. Demişti ki:
"Mutlu mu olmak istiyorsun? Kimseden bir şey bekleme."
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız