Bir adam kedisine tutkunmuş delice,
Yokmuş dünyada başka yaratık
Ondan güzel, ondan sevimli, ondan ince.
Hele tatlı tatlı miyav deyince
Kendinden geçiyormuş bizim âşık.
Gerçekten delirecek neredeyse.
Tanrılara yalvarmış yakarmış;
Büyülere, üfürüklere başvurmuş,
Sonunda peki demiş tanrılar.
Bir sabah uyanmış bakmış ki
Kadın oluvermiş kedisi.
Hemen o sabah girmiş gerdeğe.
Kedisine tutkun dostumuz
Bu sefer karısına deli divane.
Hiçbir güzel kadın
Böyle güzel gelin olmamış;
Hiç kimse karısından
Böylesine tat almamış.
Geceleri gündüz olmuş adamın.
O karısını okşamış, karısı onu:
Kedin karın olmuş, ötesi var mı?
Mutlu koca unutmuş gitmiş,
Karısının eskiden kedi olduğunu.
Derken, gecelerden bir gece,
Fareler de girmiş gerdeğe:
Başlamışlar hasırı kemirmeye.
Kadın bıraktığı gibi
Sevgili kocasını yatakta,
Dikilivermiş ayağa, beklemiş tetikte.
Birden fırlamış, tutamamış fareyi.
Dönmüş kocasının yanına.
Fareler yine gelmiş,
Kadın yine fırt aşağı,
Bu sefer yakalamış bir tanesini.
Fareler şaşıra kalmış:
Bu ne biçim hanımefendi?
Tıpkı kedi.
Can çıkar, huy çıkmaz.
Bir yaşı geçti mi insan
Kolay kolay değişmez.
Testi içeceğini içmiş artık,
Kumaş gireceği biçime girmiş.
Ağzınla kuş tutsan,
Gitmez yerleşen alışkanlık.
Kamçı, kırbaç kâr etmez,
Tabiat Nuh der, peygamber demez.
Demir sopayla döv,
Sopan eğrilir;
Kapıdan kov,
Pencereden gelir.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız