Sabahçı olmayı bırakıp saat 12:00’da gitmeye başladım kafeye. Sabah açması için ikinci öğretim olarak okuyan birini adı patron. Saat 11:30 gibi gittim kafeye, her şey yolunda mı diye bakıyorum sağa sola. Gördüğüm kadarıyla her şey yolundaydı. Eksik gedik hiçbir şey yoktu. Çalışanların kıyafetleri bile ütülüydü. Sanki mükemmeldi kafe. İşte böyle iyi başladı her şey kesin bir terslik olacak. Kesinlikle olacak.
Oldu da. Saat 14:00’da bir yoğunluk oldu kafe de normalde saat 17:00 civarında başlayan yoğunluk birkaç saat önceden başladı. İşin kötü kısmı şu çalışanların büyük bölümü saat 16:00 ile 16:30 arası geleceklerdi. Yoğunluk her geçen dakika artıyordu. Elimizde her şey vardı ama eleman yoktu. 3 garson 1 barista var ama kafede var 82 masa ve bu masaların 45 tanesi dolu. Sipariş alıyoruz ama bar patlıyor. Çocukta haklı nasıl yetişeyim dediğinde. Gerçekten ayaklarımı hissetmiyordum artık. Saat 18:00 olduğunda tüm masalarımız doluydu, sabahçı çocuk bile çıkmadı durumumuza üzülüp. Siparişler karıştı, masalar mutsuz değildi ama haklılardı mutsuz olsalar da. Hiçbir şey diyemezdik ama anlayışları için hepsine çay ikram ettik. Gece kafeyi kapattık ama hepimiz bitmiştik. Herkes yarına izin istiyordu ama izin sırası sabahçı çocuktaydı. Nasıl ayarladıysak öyle oldu izinler ve tabii ki ben yarın sabah 08:30’da açtım kafeyi.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız