Sakin ola başka coğrafyalarla benzerlik aranmasın ama Kızılderili savaşlarını destekleyenlerin arkasında bir de savaş ekonomisinden beslenen tüccarlar güruhu vardır. Birleşik Devletler ordusunun mühimmat, yiyecek, giyecek, kadın ihtiyacını karşılamak her yöresel tüccarın hayallerinin başköşesidir. Ordu parasıyla semirip üzerine bir de kovulan Kızılderililerin topraklarına kondu mu değmeyin o tüccarın keyfine. Ardından ormanları kesmek, altın, gümüş, sonradan petrol adını alan kaya yağı madenlerini üretmek gelir. Bu tüccarın üç kuşak sonraki torunu, ürettiği araca Cherokee adını saygıdan mı verir, bilinmez.
Kıyımlar ve sürgünler, beyazların geldiği yönden başlar. Amerika Birleşik Devletleri’nin kurulmasına kadar yalnızca Atlas Okyanusu kıyısı boyunca koloni oluşturmaya yönelik çabalar sırasında karşı karşıya gelinir yerlilerle. James Fenimore Cooper'in unutulmaz Son Mohikan romanında anlattığı türden bir kullanılma ilişkisi vardır şimdilik. Ne yazık ki Şahingöz gibi yerli göreneklerini benimsemiş soluk yüz sayısı çok çok azdır.
Kolonicilerin Avrupalı babaların tahakkümünden kurtulurken, kendi adlarına insan hakları ve demokrasi mücadelesi yapmaları not edilmelidir. Şimdi yüzlerini batıya çevirmiş, zenginlik ve büyüme mücadelesine girişmişlerdir. 1850'lere kadar nispeten işler iyi yürür, ormanlık bölgelerde yaşayan Kızılderililerle kolayca başa çıkarlar. Ne zaman ki yayılma Büyük Ovaların sınırına gelir, işler karışmaya başlar. Ovalar kuzeyden güneye atlı, onurlu ve son derece savaşçı kabilelerle kaplıdır.
Kuzeyde Kanada sınırından aşağıya doğru Siouxlar, hemen güneyinde Cheyenne-Arapaho ittifakı, aşağıda Teksas bölgesinde Kiowa-Comanche grubu, Arizona'da Navajo ve Apacheler adeta geçilmez bir duvar oluşturmaktadır. Bölgedeki Kızılderililer sürekli olarak doğudan sürülen soydaşlarından beyazlara ilişkin korkunç hikâyeler dinlemekte ve bir yandan mücadeleye hazırlanmaktadır.
Yorumlar
Çok farklı yaşıyorlarmış
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız