Bütün bu jeoloik ve jeomorfolojik veriler, eğitimli bir göz açısından çok belirleyici. Bodrum Sualtı Arkeolojisi Müzesi uzmanları. Bronz Çağı deniz ticaret yollarını ve kentlerini de bil­mek koşuluyla, batıkların olası yerle­rini hem harita, hem de denizde tah­min edip bulabiliyorlar. Şimdiye ka­dar bulunan en eski batık M.Ö. 1400 yıl öncesine ait olduğuna göre Tunç Çağı ticaret yolları kabaca belli. Ge­riye jeoloji, coğrafya ve jeomorfoloji bilgisi kalıyor. 

Günümüzden yaklaşık 3000 yıl önce batmış olan Uluburun batığın­dan çıkan eşya ve aletlerden edinilen izlenime göre, Bronz Çağı'nda Akde­niz'de inanılması güç bir ticaret ağı bulunduğu anlaşılıyor. Merkezin Ak­deniz olması koşuluyla, bütün subt­ropik Afrika, Kuzey Avrupa, hatta Çin ve Çin Hindi malları Akdeniz çevresinde müşteri bulabiliyordu. Tunç yapımında önemli bir metal olan kalay, Cornwall'dan (İngiltere), Çin ve Tayland'a kadar uzanan bir hat üzerinde belirli noktalardan elde ediliyordu. Tunçun diğer metal bile­şeni olan bakır da Kıbrıs'dan çıkarıl­maktaydı. Afrika'dan fildişi ve aba­noz ağacı, Baltık Denizi civarındaki ülkelerden amber; Miken, Kıbrıs ve Nil vadisinden de seramik getirili­yordu. Bütün bu yoğun ticari yapı göz önüne alındığında, Ege ve Bod­rum civarı, ticaret gemilerinin uğra­madan edemeyeceği limanlara sahip­ti. Tabii başlıca önemli koşul, fırtına­lı havalarda kayalara çarpıp batma­dan bu limanlara ulaşabilme hünerini gösterecek bir kaptana sahip olmaktı. 

Hemen her dönemde kayalara bindirip batan çok sayıda batık var Bod­rum Yarımadası ve çevresinde. Su­altı Arkeoloji Müzesi'ne dönüştürü­len Bodrum Kalesi'nde bunların kıs­men çıkartılmış olanlarından bazıları sergileniyor. Tabii, çoğunlukla da batığın içinden çıkan eşyalar öncelik alıyor. Çünkü, ahşap malzemeden yapılmış gemilerden geriye kalan birkaç taşlaşmış parçadan başka bir şey yok. Batıkları ilk bulan kişi, süngerci Kemal Aras. Turizmden önce sün­ger ve balıkçılığın en önemli gelir kaynağı olduğu yıllarda Bodrum ci­varında balıkçı ve süngercilerin ağla­rına takılan amphoralar, bu batıkların ilk habercileri olmuş. Müzeyi dün­yanın önde gelen birkaç müzesinden biri yapan bu batıkların coğrafi dağı­lımları ise şöyle: