Bunların seferi iki gruba ayrıldı. Nikolaus’un idaresindeki birinci grup, Ren Nehri boyunca ilerleyip batı İsviçre ve Cenevre üzerinden yol aldı. Ancak bunların büyük kısmı bu zorlu yolculuk sırasında yollarda öldü ve sadece üçte biri Ağustos ayında Cenova’ya kadar gelebildi.
Ertesi sabah kıyıya gelip denizin önlerinde ikiye açılmasını beklediler. Fakat heyhat, denizin sularında en ufak bir değişiklik bile olmadı! Büyük bir üzüntüye düşen çocuklar, hayallerinin yıkıldığını gördüler. Çocuklar, başlarında Nikolaus olduğu halde Cenova’dan ayrılıp birkaç günlük yürüyüşten sonra Piza’ya ulaştılar.
Çocuklar Piza’ya yakın bir limanda beklemekte olan ve Filistin’e gidecek bir gemiye bindiler. Ancak gemiye binen bu çocukların akıbeti de hiçbir zaman öğrenilemedi. Acaba sağ salim Filistin’e gidebildiler mi?.. Yoksa yolda, Fransız çocuklar gibi, fırtınaya yakalandılar ve gemileri battı mı?.. Ya da köle olarak mı satıldılar?.. Bugün, bu konuda hiçbir bilgiye sahip değiliz.
Ama liderleri Nikolaus’un gemiye binmeyip, yanında kalan az sayıdaki çocukla beraber güçlükle yola devam ederek Roma’ya, Papa’nın yanına gidebildiğini biliyoruz. Papa çocukların bu girişimleri karşısında duygulanmakla beraber, yine de onlara büyüdükleri zaman Haç yeminleri yerine getirmeleri gerektiğini söyleyip, onlara kesin bir dille evlerine dönmelerini emretti.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız