Bir başka mücadele tekniği olan "capoiera" ise, her dövüş sanatının, geliştiği ülkenin kültürel özelliklerine sıkı sıkıya bağlı olduğunu kanıtlıyor. Capoiera, Orta ve Güney Amerika'da büyük tarlalarda çalıştırılan zenci köleler arasında doğan bir dövüş sporu... Kölelerin geliştirdiği bu teknikte eller bağlı olduğu için. dövüşte ağırlık tekme darbelerine verilmiş. Bu sporu yapan bazı dövüşçüler ise daha etkili olmak için ayak parmaklarının arasına ustura yerleştirerek rakiplerinin vücudunda derin yaralar açarlarmış.
Voodoo törenlerinin büyük etkisi, capoiera ile diğer dövüş sanatları arasındaki temel ayrılığı oluşturuyor. Bu öğretide dövüşçü, mistik bir arınma ile dış dünyadan kendini soyutlamaya çalışıyor ve bu yanıyla algılama gücünü en üst düzeye çıkarmayı hedefleyen diğer klasik dövüş sanatlarına ters düşüyor.
Her ordu seçtiği dövüş sitilini geliştiriyor
Bugün, dövüş sanatları giderek daha etkili hale getiriliyor ve birçok ülkenin silahlı kuvvetlerinin özel timlerinin eğitiminde bunlardan yararlanılıyor. Amerikan Deniz Piyadeleri'nin taarruz timlerine Filipin kökenli eskrim sanatı "kali" öğretiliyor. Askerler, bu teknikler sayesinde herhangi bir eşyayı savunma aracı ya da saldın silahı olarak kullanma yeteneğini kazanıyorlar. Kimi zaman da, askeri eğitim kamplarında klasik dövüş sanatlarına yeni teknikler geliştiriliyor. Örneğin "krav mağa", çeşitli Uzakdoğu dövüş sanatlarından harmanlanarak İsrail antiterör timleri tarafından bir dövüş tekniği olarak geliştirildi. Bazı uzmanlara göre, 2000'li yılların dövüş sanatının "krav mağa" olacağı ileri sürülüyor.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız