Deniz kenarında yaşayan insanlar için kayık ve gemi, ev ve araba kadar büyük önem taşır. Gemi yapımının deniz kıyısında yaşayan insanlar tarafından toplumsal bir görev olarak başlatıldığı sanılıyor. Bu işin Vikingler zamanında kamu hizmeti olarak kabul edildiğini biliyoruz. Kuzey Avrupa'nın kıyı kesimleri, kuzeyde Norveç'e kadar gemi imal eden bölgelere bölünmüştü. Her bölge, büyüklüğü ve gelirine bağlı olarak, 20-30 kürekli bir savaş gemisi bulundurmak zorundaydı. Kasabalar ve yaygın durumdaki yerleşim birimleri de savaş zamanında krala tam teçhizatlı bir kayık sağlamak zorundaydılar. Kasabalar geliştikçe gemi yapımı profesyonellerin eline geçmeye başladı.
Örneğin, 10. yüzyıldaki Norveç Gulathing Kanunu'na göre, geminin sanatsal yapısını oluşturmakta çalışan işçiler, kürekçilerin iki katı kadar fazla para alıyorlardı. Gemilerin çoğu meşe ağacından yapılıyordu. O yükseklikte bulunabilen en sağlam tahta meşeydi ve bu tahtalar gemi yapımı için son derece kullanışlıydı. Meşenin olmadığı durumlarda çınar, ıhlamur ya da çam ağaçlan da tercih ediliyordu. Denizlerde yaşadıkları maceralar, destanlarının ana temasını oluşturuyordu. Tahtadan yapılmış gemileri o kadar güçlüydü ki, azgın sular, dalgalar ve hatta buzullar bile onlara vız geliyordu.
Açık denizlerde büyük, üçgen yelkenlerine güvenerek güneşe ve yıldızlara göre yol alıyorlardı. Deniz kuşları, balıklar, rüzgar ve dalga çeşitleri hakkındaki bilgileri de yollarını bulmalarına yardımcı oluyordu. Ancak, mümkün olduğu sürece karayı görecek şekilde yolculuk yapıyorlardı. Sığ sularda ve nehirlerde yelkenleri indirip kürekle gitmeyi tercih ediyorlardı.
Yorumlar
Çok ilginç bir zanaat
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız