Bu hortumun içinde "labiyum" adı verilen bir çeşit kılıf bulunur ve bunun da içinde altı tane sivri tırnakçık vardır. Bu altı tırnakçığa bu kılıf yön verir ve sivrisinek bu tırnakçıklarla derinin içine girebilir. Daha sonra da hortumuyla kanı emer. Bu arada, sivrisineğin tükrüğünden kurbanın kanına karışan protein, ısırılan noktada kızarıklık ve kaşıntı yaratır.
Dişi sivrisinek, kan ile iyice beslenen ve olgunlaşan yumurtaları zamanı geldiğinde bir gece vakti bırakır. Bir dişi sivrisinek, her defasında 200 ile 300 yumurta üretir. İyi beslenmiş "Culicidi" türü sivrisinekler ise 1000 yumurta kadar bırakabilirler. Yumurtalar, genellikle sulak yerlere, su içinde biten bitkilerin yapraklarına, ya da bol yağmur alma olasılığı bulunan noktalara bırakılır. "Anofel" (sıtma hastalığına yol açan tür) ve "Aedes" türü sivrisinekler, yumurtalarını suya tek tek bırakırlar. Bu türlerin yumurtalarında özel bazı hava delikleri olduğu için, suyun üzerinde yüzebilirler. "Culex" gibi birçok sivrisinek türü ise, yumurtalarını tek tek değil, toplu halde bırakırlar. Bu yumurtalar, yapışkan bir maddeyle birbirlerine kenetlenmiş durumda bulunurlar.
Koşullar uygun olduğu takdirde, yumurtalar bir ile üç gün içinde açılırlar ve kurtçuklar çıkarlar. Uzunlamasına bir biçime sahip olan bu kurtçuklar suyun içinde kalırlar. Karınlarından çıkan ve "sifon" adı verilen özel bir organ sayesinde nefes alırlar. Sifon, karın boşluğunun bulunduğu noktadan çıkar ve suyun üstüne kadar ulaşarak hayvana gerekli olan oksijeni sağlar. Bu nedenle, ana sivrisinekler yumurtaları çok derin olmayan sulara bırakmak zorundadırlar.
Kurtçuklar günlerini genellikle hareketsiz geçirirler ama, beslenmekten de geri durmazlar; ağızlarını bir filtre gibi kullanarak suyun içindeki kimyasal çürüme durumundaki maddeleri ve su yosunlarını avlarlar. Tek bir kurtçuk, günde yaklaşık bir litre suyu filtre edip içindeki maddelerle beslenir. Kurtçuk, bir hafta içinde tam üç kez değişime uğrar ve dördüncüsünde "pupa" haline dönüşür. Pupa halindeyken beslenmeye ihtiyacı yoktur; zaten buna olanak da yoktur. Çünkü, daha önce filtre olarak kullandığı ağız yapısı, içinde tırnakların bulunduğu bir hortuma dönüşmüştür. Ne var ki, sinek bu metamorfoz sonucu daha hafiflediği için, artık suyun içinde rahatlıkla yüzebilmektedir.
Pupanın gelişip bir yetişkin sineğe dönüşmesi süreci çok çeşitli etkenlere bağlıdır. Suyun sıcaklığı, mevcut oksijen miktarı, ışık ve suyun içindeki inorganik tuzların varlığı, bu gelişim sürecini olumlu ya da olumsuz etkiler. Üç, ya da dört gün sonra pupa yeniden bir metamorfoza uğrar ve bu kez yetişkin bir sineğe dönüşür.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız