Eski Yunanlılar, 3100 türü bulunan sivrisineklerden, çeşitli bitkilerin özünden hazırladıkları tütsülerle korunmaya çalışmışlardı. M.Ö. 1550 tarihli bir doktor reçetesinde (papiro di Ebers), sivrisinek sokmalarına karşı bazı ağaçlardan elde edilen bitkisel bir yağın faydalarından söz ediliyordu. Pencerelere yerleştirilen sinekliklere ilk kez, Ortaçağ'ın Avrupa'sında rastlıyoruz. Yine Ortaçağ'da, tütün ile kükürtü karıştırıp yakarak, onun kokusuyla sivrisineklerden korunmak oldukça yaygın bir yöntemdi. Ne var ki, bu uygulama daha sonra sağlık nedenleriyle yasaklandı. Bu dönemde kullanılan bir başka yöntem de, bal ile şarabı karıştırıp, ortaya çıkan sıvıyı odanın ortasına yerleştirilen bir lambanın üzerine sürmekti. Işığa gelen sivrisinekler bu maddeye yapışıp kalıyorlar ve bir süre sonra da sıcağın etkisiyle ölüyorlardı.
20. yüzyılda ise, bu yaz canavarına karşı kimyasal yöntemler geliştirildi. Bunların arasında en ünlüsü DDT diye bilinen kimyasal maddeydi. DDT ilaçlaması sayesinde bugün özellikle gelişmiş ülkelerde malarya ve sıtma hastalığı tamamıyla ortadan kalkmış durumda... Ancak, zaman içinde DDT'nin çevreye çok büyük zararlar verdiği ortaya çıktı. Bu nedenle, artık kimyasal yöntemler terkedildi; yeniden biyolojik savaşa dönüldü. Bu sava şın belli başlı üç silahı ise, bakteriler, bazı balıklar ve hormonal ürünler...
Gelişmiş Batı ülkelerinde, labaratuvarlarda bol miktarda üretilen "Bacillus thuringensis israelensis" bakterisi, sivrisineklerin kurtçuklarını bıraktığı nemli yerlere salınıyor. Özel bir zehir üreten bu bakteriler, bir süre sonra sivrisinek kurtçuklarına saldırıyorlar ve zehirleriyle onların sindirim sistemini yokediyorlar. Bu bakterinin en önemli özelliği, çevredeki başka böceklere ve balıklara zarar vermemeleri. İspanyol kökenli "Gambuzia" balığının da bir numaralı sivrisinek kurtçuğu düşmanı olduğu iddia ediliyor. Sivrisineklerin kurtçuklarını bıraktığı göl ve nehir sularına salınan 6 santim boyundaki bu balıklar, kurtçukları kısa bir süre içinde mideye indiriyorlar.
Üçüncü yöntem olan "hormonal ürünler"in özelliği ise, kitin maddesinin üretimini olumsuz etkileyerek sivrisineklerin büyümesine olanak tanımaması... Kitin, sivrisineğin göğüs kısmındaki koruyucu kabuğun ana maddesini oluşturuyor... Hormonal ürünler, işte bu kabuğun oluşumunu engelliyor ve böylece sinek çevreye ve diğer canlılara karşı daha savunmasız hale geliyor. Ancak, hormonal ürünler hâlâ labaratuvar denemesi aşamasındalar. Çevredeki diğer böcek ve hayvanlara zarar verip vermeyecekleri tam olarak saptanmış değil...
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız