Kuyrukluyıldızla ilgili yorumlarda, Sokollu'nun ne kadar dahli vardır bilinmez; ama Takiyüddin'in bu açıklamalarının padişahı cesaretlendirdiği ve bir süre sonra Divan'dan İran Seferi için irade çıktığı bilinir. "Reyhanetü'r-Ruh" ve "Sidretü'l-Münteha" adlı eserlere bakılırsa Takiyüddin, Mısır'a yerleşmiş bir Türk ailesinin oğlu olarak ya Kahire'de ya da Şam'da doğmuş, yine bu kentlerde döneminin tanınmış hocalarından fıkıh, hadis ve tefsir dersleri aldıktan sonra ders vermek üzere yine Mısır'a gitmiştir. İki kez İstanbul'a geldiği fakat yeniden Mısır'a döndüğü bilinir.
İstanbul'a ilk gelişinde (muhtemelen 1553) Takiyüddin'in, kendisinden yaklaşık 100 yıl önce İstanbul'a gelen bir başka müneccimin, Semerkandlı Ali Kuşçu'nun torunu Kutbeddinzade Muhammed Efendi gibi bilge kişilerle dostluk kurduğu ve bilgisini arttırdığı rivayet edilir. Takiyüddin İstanbul'a ikinci gelişinde Edirnekapı Medresesi'ne müderris olarak atandığında, tekrar Mısır'a döner. Anlaşılan, gözü daha yükseklerdedir ve değerini bir türlü anlayamayan Saray'a biraz kırgındır.
Mısır'da kadılık yapmakta olan Abdülkerim Efendi adlı hamisi, Takiyüddin'e eski gökbilimcilerden kalma risalelere ilaveten çeşitli gözlem aletlerini ve bu aletlerin yapımlarına ilişkin bilgileri vererek matematik ve gökbilimle ilgilenmesini sağlar.
Gökbilim konusundaki deneyimini ve yetkinliğini artıran Takiyüddin 1570 yılında İstanbul'a tekrar gelecek ve 1571'de müneccimbaşı Mustafa Çelebi'nin ölümü üzerine II. Selim döneminde sarayın müneccimbaşılığına tayin edilerek muradına erecektir.
Yorumlar
Osmanlı döneminde de böyle şeyler önemliymiş
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız