Ekim 30, 2024

Ünlü Saraylardaki Soytarılar

Çin'de, Hükümdar Çin Şi Huang-di'nin (M.Ö. 221–210) sarayında, kuzey sınır bölgesine inşa edilen ve binlerce insanın ölümüne neden olan büyük seti eleştirme hakkına sahip tek kişinin, hükümdarı eğlendirme görevini üstlenen Yu Sze olduğundan söz ediliyor. İmparator, Yu Sze'nin eleştirisi üzerine, hiç değilse duvarın boyanmasından vazgeçmişti. Yunanlılarda "otlakçılar", yani davet edilmedikleri halde yemeklere katılanlar, bunun karşılığında masadaki insanları eğlendirmek zorunda kalıyor ve kendileriyle alay edilmesine izin veriyorlardı.

Ünlü Saraylardaki Soytarılar

Romalı zenginlerin verdikleri ziyafetlerde, soyluları, şekil değiştirmiş, örneğin yiyeceklerle süslenmiş cüceler eğlendiriyordu. Saray soytarılarının birçok atası, efendileriyle ortak özelliklere sahipti. Örneğin, Roma İmparatoru Tiberius'un, sık sık bir ölüm cezasının daha uygulanması gerektiğini söyleyen (M.S. 14-37) şaklabanından çok korkuluyordu. Roma imparatorluk sarayında insanları eğlendiren Ulpian (ölüm yılı 223), bir adalet adamı olarak da isim yapmıştı. Hun imparatoru Atilla'nın sarayında yaşayan (434–453) Serkan, onu eğlendiriyor, Gotlar ve Romalılarla görüşmelerde çevirmenlik yapıyordu.

Ünlü Saraylardaki Soytarılar

Şaklabanlar, kadrolu çalışan olarak, ilk kez Osmanlı sultanlarının saraylarında görüldü. Bazı araştırmacılara göre, Ortaçağ'daki saray soytarılarının kökleri Anadolu'ya uzanıyor. Son Haçlı Seferleri’ne katılan Hıristiyan şövalyeler, bu geleneği Osmanlı topraklarından ülkelerine taşımışlardı. Aslında, bu iş kolunun ne zaman ve nasıl ortaya çıktığı hâlâ tartışılıyor; ne yazık ki elde pek fazla bilgi yok. Bazı araştırmacılar bu mesleğin, Eskiçağ'dan süregelen bir gelenek olduğunu düşünüyorlar. Bazıları da en geç 1000'li yıllarda, yani ilk Haçlı Seferi’nden 100 yıl önce Fransa'da böyle bir mesleğin var olduğuna inanıyorlar. Bu konuda en çarpıcı kanıtı, o dönemlerde Avrupa'da da oynanmaya başlayan satranç sunuyor. Oyunda kullanılan taşlar saray halkını simgeliyor. Şah ve vezirin yanında filler duruyor. Fransızca'da filler için "les fous", yani soytarılar tanımlaması kullanılıyor. Sarayda soytarılar olmasaydı, taşlara böyle bir ad verilmezdi. Gelecekte faklı bir imaj ile ortaya çıksalar da, bilimsel literatürde, zihinsel özürlü insanların milattan önceki toplumsal yaşamda rahip benzeri bir rol üstlendiklerine işaret ediliyor.

Ünlü Saraylardaki Soytarılar

Taşkın alaycılık, müstehcenlik ve dizginlenemeyen eğlenme arzusu, Ortaçağ'daki soylu sınıfının aklımızda oluşturduğu portreye hiç uymuyor. Bu İnsanlar, öldükten sonraki dünyayla bizim düşündüğümüz kadar ilgili değillerdi anlaşılan.   Ancak,   sanat tarihçilerinin 1300'lerden itibaren sayıları sürekli artan resimlere dayanarak yaptıkları çıkarımlar, soytarıların o dönemin ruhani dünyasında derin bir anlamı olduğunu gösteriyor.

Ünlü Saraylardaki Soytarılar

Saray soytarılarıyla ilgili ilk kesin kanıtlar 12. yüzyılı sonrasına ait. Ancak, onlar bile pek yeterli sayılmıyor... Bunlar, krallara zaman zaman hizmet veren şaklabanların yiyecek ve barınma ücretlerini gösteren belgelerdi. Sürekli ve düzenli bir saray çalışanı olarak, soytarılara ilk kez Fransa kralı V. Charles (1364-1380) döneminde, kısa bir süre sonra da Avrupa'daki bütün saraylarda rastlanıyor.

Yorumlar

  • Kendilerine ün sağlayabilmeleri de son derece ilginç

Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız

Bizden haberdar olmak için mail listemize kayıt olun