Amazonlar, kadınların yönettiği bir halktı. Günümüzden farklı olarak, Amazonların soy çizgileri kadın yanından hesaplanıyordu. Bu söylence, Yunanlılardaki biçimiyle, Ephesos'ta Anadolu ana tanrıçasına adanmış dinerkici bir Hitit yerleşim merkezinin anaerkil kurumlarının bir simgesi olarak yaratılmıştır. Oradan bütün Ege'ye yayılmıştır. Yunanlıların Akdeniz'in dört bir yöresine yayıldıkları bütün bir kolonileştirme dönemi boyunca, her yerde karşılaştıkları anaerkilliği koruyan halkları Yunanlılar kendileri daha yakından tanıdıkça, bu söylence de yayılmasını sürdürmüştür.

Bir başka biçimde söyleyecek olursak, başlangıçta Hattuşaş'taki savaş tanrıçasının hizmetkarı olan Amazonlar, genişleyen Yunan çevreninde ortaya çıkan bütün öteki anaerkil figürleri (Lydialı Omphale, Lemnoslu Hypsipyle, Asur Kraliçesi Semiramis, Mısır ve Ethiopia kraliçeleri ve ana kraliçeleri, Massagetler'in kraliçesi Tomyris, Arabistan, Libya, İtalya, Galya ve İspanya'daki daha birçok ilkel kabilenin yetenekli, gözüpek kadınları), tek bir söylencesel kavramda birbiri ardına özümlediler.

Amazonlar ile Lemnoslu kadınlar, aynı düşüncenin kutuplaşmış anlatımlarıdır. Lemnos söylencesinde "ana hukuku" kavramı, bir kez kurulduğunda ilksel olduğunu öne süren daha sonraki toplum düzenine karşı bir başkaldırı düzeyine indirgenmiştir; Amazonlar'da ise aynı kavram, gerçeklikten koparılmış, romantikleştirilmiş, zararsız bir düşler ülkesinde özgürce gezintiye çıkmıştır.