Savaş sırasında, Erzurum'u Anadolu içlerine doğru yürümelerine tek engel olarak gören ve de ne pahasına olursa olsun kenti ele geçirmek isteyen Ruslar, 8 Kasım'ı 9 Kasım 1877'ye bağlayan gece, işbirlikçi Ermenilerin kılavuzluğunda, Aziziye Tabyası'na baskın yapmış, Türk askerinin kahramanca savunmasına rağmen ilk mevzileri aşarak içeri girmişlerdi. Tabyada boğaz boğaza bir savaş, adeta kıyamet günü yaşanıyor, her geçen dakika şehit olanların sayısı hızla artıyordu. Yarbay Bahri Bey, komutasındaki askerlerle bu şiddetli saldırıya karşı koymaya çalışırken, bir taraftan da bir haberciyle durumu komutan Ahmet Muhtar Paşa'ya bildirmişti.
İşte bu sırada Erzurum'da camilerin minarelerinden: "Ey ahali, Moskof Aziziye'ye girdi. Vatanını seven askerimizin yardımına koşsun" çağrıları yükselmeye başladı. Günlerden beri heyecan içinde Rus saldırısını bekleyen Erzurum halkı; önce Ayaspaşa daha sonra da kentin bütün camilerinden yükselen bu çağrıyı duyunca, kadını, erkeği, çocuğuyla birlikte, evlerinden boşalıverdı.
Herkes balta, yatağan, kılıç, bıçak, satır ne bulursa kapıp dışarı fırlıyor, bendini yıkmış su gibi Aziziye Tabyası'nın bulunduğu Topdağı'na doğru akıyordu. Bunlar ara- sında Nene Hatun da vardı. Nene Hatun, kısa bir süre öncesine kadar Erzurum'un Pasinler İlçesi'nin Çepelli köyünde yaşarken, bulundukları yerin Ruslar tarafından işgaline dayanamayarak küçük çocuğu ve eşiyle birlikte Erzurum'a göç etmiş, camilerden yükselen çağrıyı duyunca üç aylık çocuğunu bıraktığı gibi, satırı kapıp Ruslarla savaşa koşmuştu.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız