Profesör Small, yaşları 55 ile 76 arasında değişen 24 sağlıklı kişinin beynini kitap okurken manyetik rezonans (Magnetic resonans imaging-MRI) ile görüntülüyor. Beyinde okuma, dil, hafıza ve görme ile ilgili bölgelerde hareketlilik gözleniyor. Aynı kişilerden bir de internette sörf yapmaları isteniyor. İnternette sörf yaparken taranan MRI’lar iki kat hareketlilik gösteriyor. Yukarıda belirtilen beyin merkezlerindeki canlanmanın yanı sıra karar verme ve kompleks düşünme merkezlerinde de faaliyet görünüyor.
Ama internette gezerken karşımıza çıkan bir sürü seçeneğe tıklaya tıklaya sürekli karar mekanizmamızı çalıştırdığımız kesin. Beynin çok özel bir sisteminin olduğunu, belli beyin egzersizlerini tekrar tekrar yaptığımızda belli sinir nöronları gelişirken bazılarının köreldiği ise beklenen bir etki. MRI’da beyindeki kan akış seviyesi ölçülerek hücre tepkisinin yoğunluğu izlenebiliyor ve ölçülebilen en küçük beyin hareketliliğine voksel deniyor.
Profesör Small, “Bunu illâ ki beynimiz gelişiyor ve zekileşiyoruz diye yorumlamak zorunda değiliz. Hatta daha az hareketlilik daha iyi olabilir” diyor ve şöyle bir örnek veriyor: “Spora yeni başlamış biri fiziksel aktivite yaparken daha çok enerji harcarken spor yapmayı âdet haline getirmiş biri daha az enerji harcar. Benzer bir ilişki kitap okuma ve internette gezinmenin karşılaştırmasında da geçerli olabilir”. Kısacası araştırmayı yapan bile sonucun nasıl yorumlanması gerektiği konusunda kararsız. Ayrıca fazla fiziksel aktivitenin kalp krizinden dolaşım problemlerine kadar birçok sağlık sorununa neden olabildiğini biliyoruz. Beynimizi, normal zihinsel aktivitelere kıyasla daha çok çalıştıran internetin fazla kullanılması da bazı yan etkiler doğurabilir mi? Beynin uyarılması gelişimi için elbette iyi. Ancak bu uyarımın bir hasara neden olmadan hangi yoğunlukta olması gerektiği henüz bilinmiyor. Bu tür çalışmalar henüz emekleme aşamasında.
Günümüz teknolojisinin ayrılmaz bir parçası olan internetin zekâmız üzerine etkisi denilince IQ testleri ve teknolojiyi daha rahat ve sıklıkla kullanan yeni neslin bu testlerde daha başarılı olduğu akla geliyor. Literatürde “Flynn etkisi” olarak bilinen bu gerçeği gözden kaçırmış olabilirsiniz. Çünkü testler düzenli olarak orta zekâlı bir insan 100 puan alacak şekilde ayarlanıyor. Her 50 yılda ortalama 10 puan artış gösteren test sonuçlarında teknolojinin etkisi var mı, yoksa her yeni nesil 10 bonus IQ puanı ile mi dünyaya geliyor?
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız