17. yüzyılın başında, Leonardo da Vinci, yarısı suya daldırılan bir tekerlekle konuya yenilik getirdi. Ancak deney, ötekilerden daha inandırıcı olmadı. Çağının her zaman ötesinde olan İtalyan bilgin, bunun üzerine sürekli hareket olasılığından kuşkulanmaya başladı. 17. ve 18. yüzyıllar arasında yapılan deneyler suya yönelikti. Temel şemada, sıvının düşüşü çarklı bir tekerleği harekete geçiriyor; bu da bir Arşimet vidasını çalıştırıyordu. Arşimet vidasının işi, tekrar aşağı düşmesi için suyu yukarı çıkartmaktı. Bu amaçla yaylar, sarkaçlar, mıknatıslar; hatta suyun çok ince kılcal borularda yükselmesinden bile yararlanıldı.
1775'te Fransız bilgin Laplace'ın etkisiyle, Kraliyet Bilimler Akademisi, sürekli hareket sağladığı öne sürülen hiçbir devridaim makinesini artık incelemeyeceğini ilan etti. Karar, sürekli hareketin bilimsel yönden çürütülmesine değil, deneylere (çalışmadığı için) dayanıyordu.
Fransız bilgin Lavoisier, insanlarla hayvanların, nefes alırken ve hareket ederken, besinlerden alınan enerjiyi yavaş yavaş yaktıklarını gösterdi. Ve böylece sürekli hareket eden hayvan-makine düşüncesi de kesin olarak çöktü. Buna karşın, bazı araştırmacılar, konuyu savunmaya devam ettiler. Yine 1800'e doğru, İtalyan fizikçi A.Volta elektrik pilini icat ettiği zaman, icadın yıpratmayacağı (kullanılsa bile) ve hiç durmadan enerji verebileceği sanıldı. Gerçek böyle çıkmayınca da bir yapım hatası üstünde duruldu. Pil ya da dinamoyla sürekli hareket sağlama ümidi, 1850'de Joule'ün, enerjinin karşı konmaz bir şekilde ısıya dönüştüğünü göstermesiyle ciddi olarak yıkıldı.
Yorumlar
Mümkün olabilir miydi?
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız