Tıp Felsefesi denildiğinde daha çok Tıbbi Etik kavramını düşünüyorum. Tıbbın konusu olan insan, hem fiziksel hem ruhsal bir varlıktır. Bu nedenle etik (ahlak) kuralları çerçevesinde kalınmalıdır. Aynı konu dahilindeki Tıp Mantığı ise tıpta bilimsel akıl yürütme olarak tanımlanabilir.
Bir zamanlar hekim denince, insan vücudunun muhteşem yaradılışını kavrayarak evrenin sırlarına ulaşmaya çalışan bilim adamı anlaşılırdı. Bu nedenle Hippokrates ve Galenus gibi hekimler aynı zamanda birer filozoftu. İbni Sina, Erzurumlu İbrahim Hakkı, Farabi, Akşemseddin gibi alimlerimiz de tıp bilgileri yanı sıra birçok bilim alanına (mantık, fizik, kimya, astronomi gibi) hakim alimlerdi. Asla bilimle servet sahibi olma düşünceleri yoktu.
Kanımca önemli noktalardan biri şudur ki; yaşatılmaya çalışılan canlı varlık, hekimin deneyimlerini artırmasına katkı sağlayacak olan her hangi bir obje değildir. Bu temel düşünce üzerine cevap aranan sorular şunlar olabilir:
*Tıpta insan kavramı nedir, nasıl anlamalıyız?
*Hastalık tanımı nasıl ve neye göre yapılır?
*'Hastalık yok hasta var' sözünün doğruluğu nasıl kavranır?
*Kanıta dayalı elde edilen tıbbi veriler hangi kurallar dahilinde insanlara tatbik edilir?
*Hekim nasıl bir mantık yürüterek tanı ve tedavi kararı verir?
*Her hastanın kitabi bilgilere uymayacağı, her tedaviye her hastanın aynı şekilde cevap vermeyeceği kaç denemeden sonra anlaşılır?
*İnsanı makine haline getirme düşüncesi ne kadar etiktir?
*Yaşatmak bir hedefken ötenazi hakkı diye bir hak nasıl olur?
*Ölümsüzlük düşüncesi ve çabası ile ölümlere sebep olmak hangi mantık dahilindedir?
**Özetle; hekimin ve hekimliğin sınırları ne olmalıdır?
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız