Eski Türk inanışına göre çevremizde gördüğümüz her şey aslında bize benzer ve canlı veya cansız olmasının bir önemi yoktur. Bu yüzden her şeyin bir ruhu olduğuna inanılır. 

Yine Eski Türk inanışına göre kişi, tek başına canlı olamaz. Var olduğunu, yeşerdiğini, kuruduğunu ve yok olduğunu gördüğü bitkiler ile hayvanlar da kişiyi ayrıcalıklı görmez. Çünkü kişi, kişi olduğu için ayrıcalıklı değildir; doğanın bir parçasıdır. Ondan gelmiştir ve yine ona dönecektir.

Türkler, kendilerini doğadaki diğer canlı ve cansız varlıklardan üstün olarak görmez. Bu eğilim, çok sonraları farklı kültürlerin ve dinlerin etkisiyle kültürümüze girmiştir.

Tüm bunları ele aldığımızda en başa dönerek biraz düşünelim ve hatırlayalım. Siz bitkilerin, çiçeklerin ve ağaçların mitolojik hikayeleri olduğunu biliyor muydunuz? Hepsinin mitoloji kategorimizde sizin için içeriği var, mutlaka göz atın.

Mesela siz bütün ağaçların ilkinin zeytin ağacı olduğunu biliyor muydunuz? 

Bugün batı dillerinde “oil” kelimesi, Eski Yunanca’da zeytin ağacı anlamına gelen “eleia” kelimesinden türemiştir. Zeytin yetiştiriciliğinin ilk insanlarla birlikte başladığı kabul edilmekte ve zeytin ağacı “Bütün ağaçların ilki” olarak değerlendirilmektedir. Aynı zamanda ölümsüzlüğü temsil eder. Zeytinin insanlık tarihindeki önemine kutsal kitaplarda, yaratılış ve kurtuluş efsanelerinde yer verilmektedir.

Zeytin ve zeytin ağacının mitolojik hikayesinden daha önce size burada bahsettik, bilgilerimizi güncelleyelim. 

Siz en çok hangi bitkinin, ağacın veya çiçeğin hikayesini merak ediyorsunuz?