Dünya üzerinde farklı kültürlerde yıldızlara inananlar ve tapanlar vardır. İnsanlar, gök bilimine ve gök cisimlerine olan ilgilerini yaşam tarzlarına yansıtarak onlardan gelen enerjiye inanmışlardır ve bu enerjinin gücüne saygı duymaya başlamışlardır. Eski dönemlerde yıldızların gücüne ve enerjiye olan inanışlarda ortaya çıkan olayların, değişimlerin insanlar üzerinde bir etki oluşturduğuna inanılır.
Sirius yıldızı A ve B olmak üzere iki takımyıldızından oluşur. Yunan mitolojisinde ‘Büyük Köpek Takımyıldızı’ olarak bilinen Sirius, Osmanlı döneminde de ‘Şira’ olarak bilinir. Sirius A, gökyüzündeki Güneş’ten sonra en parlak yıldızdır. Sirius köken olarak Latince’ye Hellence’den geçen bir isimdir ve bu isim Hellas’ta “Seirios” şeklinde kullanılmıştır ve anlamı “parlaklık, ateş; aşırı sıcak gün”dür.
Eski Mısır’da “Sopdet” adı verilen yıldızın Eski Mısır dilinden Hellence’ye uyarlanmış hali “Sothis”tir (Uluışık, 2017: 346). Sopdet kelimesinin tam anlamı bilinmemekle birlikte “yetenekli kadın” gibi anlamlara geldiği de düşünülmektedir. Ayrıca Sopdet “keskin olan” ya da “üçgen” gibi anlamlara da çevrilmektedir. Çünkü hiyeroglif yazımı bir üçgen ve yanında yıldız ile tasvir edilmektedir. Çizimlerde de her zaman Sopdet’in kafasının üzerinde beş uçlu bir yıldız vardır.
Eski Mısır ve mitolojisinde Sirius, “Yeni Gün”, “Yeni Ay”, “Yay Yıldızı” ve “Büyük Rızık Verici” gibi isimler almıştır ve Mısır’ın en ünlü yarı tanrıları İsis, Osiris, Set, Neftis ve Horus, bu takımyıldız ile ilişkilendirilmiştir.
Mısırlılar Güneş, Ay ve Sothis/Sirius takvimlerini kullanmıştır. Sirius takviminde 360 güne ek olarak beş gün vardır ki bunlar bu beş yarı tanrı şeklinde düşünülmüştür.
İsis’in dünyadaki düzeni sağlamak ve insanlığı eğitmek için Sirius A ve Sirius B’den geldiğine inanılır. İsis Sirius A’nın, Osiris de Sirius B’nin temsilcisi olarak kabul edilmiştir. İsis dişidir ve aydınlığın sembolüdür. Beş köşeli yıldız İsis’in yıldızıdır ve o, gök mavisi renk ile tasvir edilir. Bu özellikler aynı zamanda Sirius A’nın da özellikleridir.
Osiris ise erildir. İsis’in eşi ve refakatçisidir. Eski Mısır’da Sirius B’nin yükselişi önemli bir etkene sahiptir. Bu açıdan Nil Nehri üzerindeki seyirleri takip ederek Nil Nehri’nin taşması önemli bir etken oluşturmaktadır. Nil Nehri’nin taşmasındaki en önemli etkenin toprakların suyla kaplanarak toprak veriminin artması olduğu söylenir. Bu yüzden toprağın verimi artarak toprağın beslenmesi sağlanmıştır.
Nil Nehri’nin taşması, Osiris’in ölümü ve İsis’in ağıt açında bir damla gözyaşı akıtmasıyla ilişkilendirilmiştir. Bu yüzden İsis ve Sirius tanrıçaları Nil Nehri ile bağlantılıdır. O dönem düşünüldüğünde Nil Nehri ve taşması çok önemlidir. Çünkü taşmazsa kıtlık yaşanır. Bu sebeple rahiplerin bir diğer önemli görevi, gökyüzünü gözlemleyip bu taşmaları tespit etmek olmuştur. Bu taşmayla yaşanan selin başlama anına “Akhet” ve tekrar çekilme anına ise “Peret” denilmiştir. Ankhet Güneş’in doğuşu ve ufuk anlamına gelir ve haziran ile eylül ayı arasını kapsar. Peret ise ekim ve şubat ayı arasını kapsar. Bu aylarda ekim yapılır çünkü toprak kemet denilen siyah toprak halini almıştır. Antik Mısırlılar da kendi topraklarına “kemet” yani siyah toprak derlerdi.
Mart ve mayıs arasına da “Shemu” adı verilirdi ve bu dönemde hasat yapılırdı. Bu dönem Sirius’un görünümü ve Nil Nehri’nin taşması sebebiyle Mısırlılar için yeni yıl olarak kabul edilirdi. Sirius görüldüğü zaman “Sopdet’in Gelişi” festivali olarak kutlanırdı.
Mısır tapınaklarının geçitleri ve iç odaları, Sirius Yıldızı’nı görecek şekilde yapılmıştır. Denderah’taki Hathor Tapınağı’nda, “İsis, yeni yılın ilk gününde tüm ihtişamıyla mabette parlar, tapınağı aydınlatır ve ışıkları ufuktaki babası Ra’nın ışıklarına karışır’’ ifadesi bulunur.
Eski Mısır’da insanlar, Sirius’un görünmez olduğu dönem (3–4 Temmuz civarı), 35 gün önce ve 35 gün sonra toplam 70 gün boyunca ölülerini gömmemişler çünkü bu dönemde diğer aleme açılan kapının kapalı olduğunu düşünmüşlerdir. Sirius’un görülmediği 70 gün boyunca ise, İsis ve Osiris’in “duat” adı verilen öte alemden seyrettikleri düşünülürdü.
Başka bir inanışa göre Sirius Yıldızı’nın görülmediği dönemde Tanrıça İsis hamiledir, yükseldiğinde yani parlamaya başladığında oğlu Horus doğar.
Mısır mitolojisinde Anubis’in görevi ölüleri korumak ve yüceltmektir. Ölen kişi yargılanırken Anubis onlara yardım eder ve ölülerin kutsal mumyalayıcısı olarak görülür. Anubis aynı zamanda adil bir yargıçtır. Terazinin bir kefesine ölenin kalbi diğer kefesine ise tüy koyar. Ki daha önce kendisinden burada bahsettik.
Anubis’in tanrıların insanları eğitmesinde yardımcı olmak gibi bir görevi de vardır. Ölümle birlikte bedeni terk eden ruhların gittiği yer onlara göre Sirius’tur. Onlar da tıpkı Türk mitolojisinde olduğu gibi Sirius’u diğer aleme açılan göğün kapısı, göbeği olarak görmüşlerdir.
Yorumlar
Yıldızlar bir dönemde yol gösterici olmuş
çok iyi be çok iyi içerik
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız