Bazen toplumlar belli başlı akımların peşinden gidebilirler. Bu akımlar her türlü şeyle ilgili olabilir. Moda, ideoloji, sanat, spor… Bazen bir nesilden bir sürü doktor çıkar. Bazen o nesilde olan pek çok insan belli bir dönem aynı tarz giysiler giyer. Tüm bunlar aslında belli bir akımın sonucudur. Önce birkaç önemli kişi yapar sonra da herkes.

Akımların en tuhaf yanı peşlerinden milyonlarca insanı sürükleyebilmesidir. Sürüklenen onca insan ise neden o akımın peşinden gittiklerini bilmezler bile. İnsanlar neden giydikleri giysilerin o şekilde olduğunu sorgulamaz. Ya da neden herkesin birbirinin aynısını yaptığını da sorgulamaz. Sadece başkalarında gördüğü için yapar.

Akımların başka bir tuhaf yanı da ne kadar çok insanı peşinden koşturabilirse bir o kadar daha insanı peşinden koşturma potansiyeline ulaşmasıdır. İnsanlar için bir şey çok saçma bile olsa onu yapan kişi sayısı çoksa saçma olmaktan çıkma potansiyeli taşır. Aslında akımlar insanların gerçeklik algısının ne kadar çarpıtılabilir olduğunu ve insanların kendileri olmaktan ne kadar uzak olduğunu gösterir bizlere.