Gerek insanların gerekse toplumların kendi geçmişlerine ilgiledikleri anlamın aşırılık boyutuna baktığınız zaman, karşımıza son derece trajikomik tablolar çıkabilir. Bunun örneğini en iyi topluluklardan verebiliriz. Günümüzde hemen hemen her medeniyet veya en azından günümüz dünyasında öne çıkabilen medeniyetlerin bir dönemde büyük işleri başarmış olan medeniyetler olduğunu görebilirsiniz. Örneğin bizim toplumumuz.
Biz bir sürü devlet kurduk ve bu devletlerin pek çoğu dünyada büyük devletler arasına girdi. Birleşik Krallık bir dönem çok büyük bir denizaşırı imparatorluktu. Japonlar bir dönem çok büyük bir imparatorluk oldular. Eskiden Ruslar, çok büyüklerdi, şu anki hallerinden çok daha büyüklerdi ve çok daha güçlülerdi. Ancak, durum günümüze bakıldığı zaman, bu medeniyetlerin hiçbirinin etkisi kadar güçlü olamadığını görüyoruz. Peki, buna ne kadar anlam yükleyebiliriz? Yani, topluluklar da tıpkı basit bireyler gibi geçmişlerine takılık alabilirler mi?
Bu sorunun cevabı, ne yazık ki, evet. Koca koca devletler geçmişlerine takılık alabiliyorlar, geçmişlerine büyük anlamlar yükleyebiliyorlar. Oysa ki, bugünün şartlarına bakmak ve bugünden bir şeyleri yeniden inşa etmeye başlamak iki tane fayda sağlar. Birincisi, o toplumu ya da bireyi geleceğe doğru götürür ve geçmişteki hatalarının yapmasını engeller. Yani, daha iyisini yapmaya başlar, geçmişten ders çıkarır. İkincisi ise, artık olamayacak hayalleri kapılarak kendisini hayal dünyasına sokmaz, toplum ya da birey. Geçmiş asla inşa edilebilecek gelecekten daha anlamlı olamaz.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız