Pek çoğumuz olmasını istediğimiz şeylerin hayalini kurarız. Bu hayaller genellikle gelecekle ilgilidir ve gerçekleşmesi halinde iyi hissederiz. Tabi hepsi gelecekle ilgili hayaller olduğu için kafamızın içinde gerçekleşir. Bir de kafamızın içinde gerçekleşen başka türlü hayaller vardır. Bu hayaller ise sanki geçmişte yaşanmış bir olayla ilgili olur ya da başka bir dünyadan gelmiş gibi olur. Sanki geçmişte gerçekte hiç ulaşamadığımız bir olayı yaşamışız gibi hissederiz.

Bu belki de insan zihninin yapabildiği en tuhaf şeylerden birisidir. Hiç yaşanmamış bir olayı yaşanmış gibi hayal edip bir de hissetmek. Aslında bunun şöyle bir açıklaması olabilir. Diyelim bir film izlediniz. Bu filmde sizi derinden etkileyen bir sahne vardı. Siz de bu sahneye bakıp çok etkilendiğini için kendinizi o sahnede bulunan baş karakterin yerine koyup hayal etmiş olabilirsiniz. Sanki gerçekten o sahneyi hayatınızda yaşamış ve o karakterin hissettiği hisleri hissetmiş gibi olur insan. Ya da dinlediği bir müzikte ya da baktığı bir resimde bunu yaşayabilir insan.

Yeter ki yeterince derinden etkilenmiş olsun. İnsan o olayı zihninde yaşamıştır ve sanki gerçekten yaşamış gibi hissetmiştir. Bu durum ise bizlere sanki her şeyi zihnimizde yaşayıp hissediyorsunuz gibi bir teori doğmasına neden oluyor. Belki de yaşadığımız her şey zihnimizde yaşayıp anlamlandırdığımız kadardır. Bu hayatın bizim açımızdan yaşanan kısmıdır. Dış dünyada yaşamsal bile iç dünyamızda yaşadığımız her şey sadece bizim için gerçektir belki de. Gerçekten yaşanmış hisler ve olaylar.