İnsan içinde bulunduğu kainatı anlamlandırmaya çalışırken, çoğu zaman son derece korktuğu ve tarihin başından beri kendi hayatı için büyük bir risk olan doğanın karmaşası içinde bir düzen aramıştır. Bu düzenin var olduğuna inanmak için kendi inanç sistemlerine veya düşünce sistemlerine doğanın aslında düzenli bir yapıda olduğunu eklemiştir ve aslında birey bunu yaparak kendi söylediği yalana inanmıştır. Çünkü doğanın aslında düzenli hiçbir yanı yoktur. Doğa içinde pek çok ihtimali barındıran bir olasılık havuzu gibidir ve milyonlarca olasılıktan birisinin sizin başınıza gelme ihtimali vardır.
Dolayısıyla doğa kaotiktir. Aslında doğayı esas kaotik yapan şey bu ihtimallerin insanlar tarafından kontrol edilemiyor olmasıdır. Bugün depremleri kontrol edemiyoruz. Oluyorlar ve bitiyorlar. Bir yıldırımın nereye düşeceğini kontrol edemiyoruz. Bir fırtına ya da kasırga çıktığı zaman nasıl olacağını kontrol edemiyoruz. Yarın bize araba çarpmayacağının bir garantisi yok. Yarın hayatta olacağımızın bile bir garantisi yok. Sonuç olarak insan, doğanın gerek kendi afetlerini, gerekse hayatın kendisine getirebileceği kazaları kontrol edemeyebiliyor.
Ve bu, bireyin açısından büyük bir açıklanamazlık, büyük bir boşluk oluşturuyor. Birey, içinde oluşan bu boşluğu kapamak için doğanın aslında bir düzen içinde olduğuna inanmak istiyor. Ancak bu çok çaresiz bir arayış. Çünkü bilim de ilerledikçe bize gösteriyor ki aslında doğa son derece düzensiz bir yapıda. Bugün kuantum fiziğine baktığınız zaman bir elektronun aynı anda birkaç yerde olduğunu bile görebilirsiniz. Ancak bu yerlerin nerede olacağı tamamen rastgeledir. Küçük bir parçacığın bile yerini tespit edemiyor insanlık. Çünkü doğa kaotiktir.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız