İnsanın Toplumsallaşma İhtiyacı
Bugünkü konumuz belki de insan doğasının en temel ihtiyaçlarından birisi olan toplumsallaşma. İstek değil de ihtiyaç diyorum çünkü toplumsallaşma insan doğası içinde yer alan en temel davranışlardan ve en temel unsurlardan bir tanesidir. Toplumsallaşmanın insana kattığı şeylerden en başta insanın diğer temel ihtiyaçlarından olan üreme ve güvenliğe ulaşmasını sağlamasıdır. Çünkü insan doğada tek başına hayatta kalamaz.
Ayrıca insan tek başına üreyemez de. Bir topluluğun içinde yer alarak üremesi gerekir. Yani, bir aile kurması gerekir. Aslında burada toplumsallaşmadan ve insan doğasının ihtiyacı olan toplumsallaşmadan kastettiğim şey aklımıza ilk gelen gibi büyük şehirlerde yaşamamız veya toplu halde bir arada olmamız değildir sadece. İlk çağlarda kurduğumuz kabileler, sonrasında daha büyük oluşumlar olan köyler, kasabalar, şehirler ve devletler. Tüm bunlar toplumsallaşmanın bir sonucudur. Sadece bu da değil. Siyasi partiler, futbol takımları, basketbol takımları, taraftar grupları, en küçük aileden en büyük aileye kadar. Hepsi, ama hepsi insanın toplumsallaşma güdüsünün, doğasında yer alan toplumsallaşmanın bir sonucudur.
Tarih boyunca hiç dikkatinizi çekti mi? İnsanlığı kitlesel bir şekilde bir noktadan bir noktaya hareket ettirmek, onları birey olarak teker teker bir noktadan bir noktaya hareket ettirmekten çok daha kolay olur. İnsanlar da zaten bunu yapar. Ordular bir kitlesel bir toplumsal harekettir. Tek bir birey bir noktadan başka bir noktaya herhangi bir şey almak için veya fethetmek için gitmemiştir ama büyük ordular bu iş için kullanılmıştır. Veya spor takımlarını düşünün. Birbiriyle rekabet halinde olan spor takımları aynı zamanda onları destekleyen bir taraftar grubuna da sahiptir.
Aslında taraftar grubu dediğimiz şey de adı üstünde, gruptur, yani bir toplumdur. Ve spor müsabakalarında genellikle takım halinde oynanan oyunlar, bireysel oynanan oyunlar göre daha popülerdir. Bunların en popüleri de belki de futboldur. Takım halinde oynanan bir insan topluluğunun diğer bir insan topluluğuna üstünlük kurmaya çalıştığı bir oyundur. İnsan doğasının en temel yapıtaşlarından birisi gördüğümüz gibi toplumsallaşmadır. Bir bireyin en ufak yapıtaşı olan aileyi kurmasından tutun da en büyük toplumsal yapı olan bir ülkenin parçası olmasına kadar hepsi insan doğasının toplumsallaşma güdüsünün bir sonucudur.
İşte bu sebepten dolayı aslında modern çağda insanların hayatına işlenmiş olan bireysel düşünce, bireyselleşme kavramı, insan doğasının bu yönüne aykırıdır. Ve bu aykırılık, insan toplumlarında sorunlar çıkmasına sebep olmaktadır. Bugün dünyada ilk defa, insanlık tarihinde ilk defa insanlığın nüfusu bir savaş veya bir salgın hastalık veya bir kıtlık olmamasına rağmen kendiliğinden azalmaya başladı. İnsanlar artık aile kurup çocuk yapmak istemiyorlar. Çünkü doğa bozuldu. İnsan kendi doğasına bir müdahalede bulunuldu. Ve bu müdahale kavramsal bir müdahale, toplumsallaşma kavramına yapılan bir müdahale oldu. Ve bunun bedelini yine insan toplulukları ödüyor. Bugün pek çok toplumda ya da modern diyebileceğimiz toplumda antidepresan tarzı ilaçların kullanımı çok fazla arttı.
Peki sorun nedir? Yani çok modern toplumlar fakir mi? Çok mu problemli? Çok mu sıkıntılı? Nedir? Sorunları nedir? İşte sorunları bireyselliktir. Bireysellik, yalnız kalmak, insanın zaman zaman ihtiyacı olan bir şeydir. Bazen insan kendisiyle baş başa kalarak kendi sorunlarını daha iyi çözebilir, kendi hayatına odaklanabilir. Ama toplum, çok fazla bireyselleşme toplumsallaşma kavramına aykırı olduğu için aslında insana zarar vermeye başlar. Topluma zarar vermeye başlar. Yani bugün o modern dediğimiz toplumlardaki insanların sorunu da aslında fazla bireyselleşme. Kendi doğalarına aykırı olarak insanların çok bireyselleşmesi onları mutsuzluğa sürüklüyor. İnsan yalnız yaşayacak şekilde yaratılmış bir varlık değildir.
İnsan doğasına aykırı olan tüm fikirler, günün sonunda hezimete uğramıştır. Bugün, tarih boyunca bildiğimiz pek çok ideoloji, pek çok fikir, pek çok yapı, insan toplumlarında değildir. Bunun sebebi ise insan doğasına aykırı olmalarıdır. Komünizm, faşizm, kurulan imparatorluklar, kurulan düzenler, inançlar hepsi ama hepsi bir şekilde ya doğanın kendisine veya insan doğasının kendisine aykırıydı ve bu yüzden dağıldılar. Şimdi de modernleşme denilen yapı da insan doğasının toplumsallaşma kavramına, ihtiyacına karşı bir aykırılık yarattığı için ve bunu bireyselleşme ile yaptığı için ya bireyselleşme denilen kavram değişime uğrayacak ve modifiye edilecek veyahut da modernleşme denilen şey tamamen çökecektir.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız